“Kırk bir yaşında Başbakan oldum.
Ana muhalefet lideri İnönü idi.
Yeminle söylüyorum.
Onunla görüşmeye giderken dizlerim titrerdi.
Ben alt tarafı Çoban Sülü.
O ise Garp Cephesi kumandanı, Cumhuriyetin İkinci Adamı idi.”

Yukarıdaki sözlerin Demirel’e ait olduğu söylenmekle beraber, çalkantılı geçen siyasi hayatı boyunca, rakiplerine duyduğu saygı, sadece onda değil doksanlı yıllarda televizyonlarda halkın karşısına çıkan, o dönemin bütün liderlerinde aynı duyarlılık mevcuttu.
Süleyman Demirel ve İsmet İnönü’ye atfedilen Merdiven Konulu Anekdot, devlet adamlığı ve siyasi kişiliğe duyulan saygının ve makam’ın her türlü kompleksten uzak bir diyalogun da değerini çok güzel özetliyor.

 “Seçimlerde oyların yüzde 50’sini alarak Başbakan olan Süleyman Demirel, Meclisin ilk günü kuliste İsmet İnönü ile karşılaşırlar. 
İnönü kısa sohbet arasında sorar:
-Meclis’in kaç merdiveni var Süleyman Bey, biliyor musunuz?
Demirel,
-Bilmiyorum!
Birkaç gün sonra Meclis’te İnönü’nün yanına giden Demirel, kulağına eğilerek:
-Efendim, Meclisin 220 merdiveni var, demiş.
-Kime saydırdın? diye sorar İnönü.
Demirel:
-Bizzat ben saydım efendim!
Bunun üzerine İnönü derki:
-Bak Süleyman Bey.
Lider odur ki zor işlerle uğraşsın. 
Lider basit işleri kendi yapmaz.
Bak mesela ben Meclis’in kaç merdiveni olduğunu bilmiyordum.
Sana saydırdım.”

Bu diyalog’un, gerçekten yaşanıp yaşanmadığı tam olarak bilinmiyor ancak ders verme niteliği harikulade bir noktaya temas etmiş.
İktidar icraat yapmakla mükellefken, muhalefet her koşulda denetim görevini üstlenir ve her şeye rağmen bu görevi sürdürmekle yetkilidir.
Devlettin devamlılığı, dengesi ve mekanizmalarının doğru çalışması da bu koşulların sağlanmasıyla mümkündür.

Bu gün mü?
Durum farklı, Z kuşağı neredeyse iktidar ve muhalefetin aynı karede, memleket meselelerini konuşurken hiç tanıklık yapmadı.
İktidar mı muhalefeti takmıyor?  Yoksa muhalefet, iktidarın istediği şekilde denetleme imkanı mı bulamıyor? Bilinmiyor ancak muhalefet iktidarın görevini yapmadığını sık sık dile getiriyor.
Kaynakları doğru kullanmadığını, adil ve eşit bölüşülmediğini, plan ve programlara bağlı kalınmadığını, har vurup harman savurduğunu söylüyor.
İktidar da boş durmuyor. Kısaca bu muhalefet istediğimizi yapmıyor diyerek, nefes aldırmadan yükleniyor, yüklenirken sanki ipin ucunu kaçırıyor.
Sokaktaki vatandaş soruyor?
Memleket bizim, iktidar bizim, muhalefet bizim, bağ bizim üzüm bizim.
Biz de merak ediyoruz?
Mevzu, Üzüm yemek mi? Bağcıyı dövmek mi?
Bilen varsa bize de söylesin.