Öyle deriz ya,
-Büyük Coşkuyla!..
Benim yazı başlığım bu anlamda biraz ironi. Gerçi yaşadığım, milletçe yaşadığımız nice dini bayramları yaşamıştır bu halk. Üstelik de aynen şu son yıllarda olduğu gibi;
-Yok, yoksulluk günleri yaşanıyorken…
Bunun nedeni geleneklere bağlılıktır. Böylesi günlerde sevinmeyi mutlu olmayı biliriz. Biliriz de, dün sona eren Ramazan Bayramı hiç de o duygularla geçmedi ne yazık ki. Gerçi benim çekirdek ailemde olduğu gibi insanlar yarattığı imkanlar ölçüsünde bir araya gelip geleneksel bayram kahvaltılarında bir araya gelip bayramlaştılar. Çocuklar torunlar yine yaratılan olanaklar ölçüsünde sevindirildi ama…
-Oturduğum sitede normal günlerde dahi cıvıldaşan çocuklar, sokaklarda görünmedi.
Anlaşılan aileler kendi içlerine kapanmış halde kutladılar bayramlarını. İstediği kadar, Muhterem Reisi Cumhurumuzun son gün halkına armağanı olarak açıkladığı;
-Üç günlük bayram tatiline kendisi de üç gün ekleyip dokuz güne çıkarmasına karşın!...
Pansuman, dokuz günlük tatil!..
Rivayet muhtelif!.. Sayın Reisicumhur bu kararla, özellikle bayram öncesine denk gelen 15 günde yaşanan halk hareketini bir parça olsun “yatıştırmak” amaçlı vermek amaçlı vermişti bu “bayram armağanını” vermişti halkına.
Meslektaşımız Deniz Zeyrek’in son yazısına bakılırsa “başarılı olmuştu” bu taktik kararında!..
Öyle ye; o son 15 gün öncesinde başta İstanbul olmak üzere pek çok ilimizde meydanlar, caddeler tepkili insanlar ile dolup taşmıştı. Valiliklerin aldığı “gösteri yasağına” rağmen;
-Çaresiz kalmıştı Sayın Erdoğan…
Neydi halkın özellikle de polis barikatlarını aşıp meydanlara ulaşan gençlerin gösterdiği tepkinin nedeni;
-CHP’nin Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve ekibinden 100’ü aşkın kişinin A önce gözaltına alınıp, sonra tutuklanmaları mı?
Öyle görünebilir!.. Ama “tabiri amiyane” ile söylemek gerekirse çok kişinin dillendirdiği gibi bu hal “zahiri neden” olarak yorumlanmaktaki, katılıyorum!.. Esas neden AKP iktidarı ve Erdoğan’ın son 10 yıldan bu yana giderek yoğunlaşan “baskıcı tutumdur”...
***
Unutmadan burada nihayet “uyanıp kendine gelen” CHP liderliği ve örgütünün izlediği “gerçek muhalefet” konumuna gelmesi ve baskılara gösterdiği toplumsal dirençtir. Beş gün süren Saraçhane buluşmalarından sonra, Arife günü CHP’nin,
-İki milyonun üzerinde bir katılımla gerçekleştirdiği Maltepe mitingidir…
-------------------------------------
Kim kimi ‘rol model’
almakta dersiniz?
Nedir bu rol model?
Kimilerinin yakıştırmasıyla “googul amcanın”yazılı anlatımına başvurmadan
kendimce yorumlamalıyım!.. Pardon yorumlamak ne haddime, kısadan kestirip atayım!..
-Bir kişinin, hareketlerini, eylemlerini beğenip/benimsemesi o kişiye öykünmeye çalışmasıdır!..
Elbet o kişinin davranışları -genelde olduğu gibi- olumlu yönleri olduğu kadar “olumsuzluk” içeren eylem ve hareketler olabilir ki, pek de hoş karşılanacak şeyler değildir bunlar…
***
Bir süredir düşünür olmuştum. Acaba bazı kararlarıyla bizim Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan;
-Rusya devlet Başkanı Putin’e mi öykünmekte?..
Neden derseniz? Bay Putin, döne dolaşa bir başka Rus siyasetçiyle (adı aklıma gelmedi!) Başbakanlıkla devlet başkanlığını paylaşmış nihayet Devlet Başkanlığına kurulmuştur:
Elbet devletinin anayasasını –kendi çıkarı adına- değiştirmek suretiyle. Bunun sonucu artık, seçimle de olsa;
-Ölene kadar bu sıfatı taşımak üzere!..
***
Dönelim bizim (devletin başı) Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a… Kendisi beyan etti. O da
“-Ömrü yettiğince o makamda kalmak istediğini…”
Bu durumdan anlaşılıyor ki;
-Tayyip Bey’in rol modeli Putin’dir!..
***
Gelelim, Amerika’nın ikinci kez seçilen Devlet Başkanı Bay Trump’a;.
-Anlaşılan o ki O da ömür boyu başkan kalmak istemektedir!..
Yakın zamanda aklımı kurcalayan soru budur;
-Kendisine rol model olarak Tayyip Bey’i seçmiş olabilir mi?
Ne ilginç değil mi?
-Başkasını rol model seçerken, aynı eylemde bir başka kişiye örnek olabilmek!..