Çok uzun yıllar sonrasında, ilk kez olarak “Türkiye çapında” bir ön seçim yaşayacağız… 
Neyin “önseçimi” özetle hatırlatalım.
Biliniyor, Özgür Özel CHP  genel başkanı seçildiğin Kurultay’ın hemen sonrası yaptığı ilk açıklamalardan birinde, önceki yönetim tarafından alınan olağan üstü kurultayın yapılacağını açıklamıştı. O kurultay CHP tüzüğünün yenilenmesini amaçlıyordu. 
O kurultay, 2023’ün kasım ayında gerçekleştirildi. Tüzüğün öngörülen maddelerine geleceğe uygun şekilde değiştirildi. O maddelerden biri de; 
-Tüm seçimlerden önce partili aday adaylarının önseçimle belirlenmesini öngören maddeydi. 
Bu nedenle önümüzdeki ilk seçim olan Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi gündeme gelince, partinin yetkili organları o maddenin bu seçimde uygulanmasını kararlaştırdılar ve ilan ettiler.  
Yine biliniyor ki, önseçimde partinin iki potansiyel aday adayı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın yarışması bekleniyordu. Ancak sayın Yavaş “önseçimi erken bulduğu” gerekçesiyle katılmayacağını açıkladı. 

‘Tek adaylı önseçim mi olur?’

Ayrıca, herhangi bir CHP üyesi, partinin meclis grubunun en az 20 milletvekilinin imzalamasıyla, Cumhurbaşkanı aday adayı olarak önseçime katılabileceği hükmüne karşın, o da gerçekleşmeyince, 
-Ekrem İmamoğlu, meclis grubunun yüzde 90’ı bulan imza katılımı ile tek aday olarak önseçimde tek kaldı. 
Bu aşamadan sonra Cumhur İttifakındaki kimi sözcüler ve yandan kalemleri fiyasko olarak nitelendirdikleri önseçimi “ti’ye almağa” kalkıştılar ki; 
-Kendi cephelerinden haklıydılar!..
Nedeniyse;  yapacağı “yeni Anayasa” ile kendisini “yaşam boyu” Cumhurbaşkanlığını ilan etmeye hazırlanan; 
-Sayın R.T Erdoğan’ın en korktuğu aday Sayın Ekrem İmamoğlu’nun 23 Martta remsen adaylığı olacaktı. 
*** 
Bunun gerçekleşmesine de şunun şurasında ne kalmıştı ki 23 Mart’a?  Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan, bunun telaşındadır. Öyle olmasa sürecin başlamasından bu yana;  son “Sahte diploma”  girişimi (!) başta olmak üzere İmamoğlu hakkında 25 yıla varan çeşitli “hukuki kumpaslar” (!) kurma peşinde koşturup durur muydu? 
Boşuna gayret!.. İmamoğlu dünden itibaren yayımlamaya başladığı videolar ile kampanyasını başlattı bile. O kampanyada hedef;
-CHP üyelerinin tam katılımını sağlamak!.. 
Bu amaç doğrultusunda;
 bazı büyükşehirleri tek tek, bazı illeri de bölge toplantılarında bir merkezde toplayarak tüm illere ulaşmak İmamoğlu’nun ki.. 
“Tek seçimli önseçim mi olur” vurdum duymazlığında olana CHP’li üyeler başta, tüm parti üyelerine hatırlatmak gerek; 
-Bu önseçim başka seçim!.. 
Elbet, başta ilimiz Cumhuriyet Halk Partisi üyelerine… 

Eskişehir’de önseçimler.

Yazı bu noktasına gelmişken “vakti zamanında” ilimizde yapılan önseçimleri hatırladım ve kısaca söz etmek gereğini duldum…
Evet 1961 Anayasası gereği değiştirilen “Siyasi partiler Kanunu” amir hükmü gereğince siyasi partiler adaylarını ve listelerini belirlemek üzere  hakim teminatında “önseçim” yapmak zorunda idiler. Bazı partiler bunu ciddiyetle uygularken, bazı ufak partiler de son yılların modası “eğilim yoklamasıyla” yasaya uydururlardı!..
Konu uzunca ama özetlemeye çalışayım. Sanırım ilk 1965 seçimlerinde uygulandı “önseçim” maddesi. O yıla ilişkin belleğimde bir şey kalmamış ama, en son 1977 seçimlerine kadar uygulanmasının tanığı olmuşumdur. 
-1980 faşist darbesi yönetimlerince kaldırılasıya kadar…
*** 
Bu süreç içinde ilimizdeki önseçimleri, gazeteci kimliğimle izlemiş, haberleştirdiğimi anımsadığım kadarıyla aktarmak isterdim ama, gördüm ki bana ayrılan yer dolmak üzere, birkaç satır sonrasında bitirmek zorundayım!.. 
-Sözüm olsun bir başka yazıda!.. 
Şu kadarını ekleyeyim, başat iki parti, Adalet Partisi ve CHP’nin önseçimleri, gerek genel seçimlerde gerekse yerel seçimlerde heyecanlı ve çekişmeli geçerdi. Hem milletvekilleri hem de belediye başkan ve meclis üyeleri listelerinde adayların belirlenmesi anlamında… 
O nedenle de her iki (esas) seçimde de parti üyesi ve taraftarlarının katılımı büyük olurdu…