-İYİ Parti milletvekili Nebi Hatipoğlu’nun kendisine yönelik yapmış olduğu çıkış ve özellikle yaşı üzerinden yaptığı rencide edici eleştirileri…
***
-Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un, değişim olmazsa ve İYİ Parti'nin sağlam adaylarla çıkması durumunda ilçeleri ve Eskişehir'i bile kaybedeceklerini söylemesi…
***
-Kemal Kılıçdaroğlu’nun, adaylar belirlendiği süreçte büyük bir ihtimalle partinin başında kalacak olması…
***
-İYİ Parti’nin rest çekercesine seçimlere kendi adayları ile katılacağını ilan etmesi ve Meral Akşener’in “Eskişehir’de bize oy verilmemesi için uğraştılar” açıklaması…
***
-İl kongresinde desteklediği ismin delege dezavantajına rağmen seçimi kazanıp il başkanı seçilmesi.
***
-Aday olmaması halinde iki ilçe belediye başkanı ve guruplarının kavgaya tutuşacağı…
***
-AK Partinin kamuoyunda konuşulan muhtemel büyükşehir adayı olabilecek isimlerin çok heyecan yaratmaması…
***
-Son günlerde “Siyasette sürekli başarısız olanlar bile gitmezken başarılı olanlar niye gitsin?” söylemlerinin yapılır hale gelmesi…
***
Ve…
Buna benzer bir sürü gerekçe beş dönemdir büyükşehir belediye başkanlığı yapan Yılmaz Büyükerşen’i yeniden aday yapacak gerekçeler sanki…
Bu ve benzeri gerekçeler Büyükerşen’i aday olmayı düşünmüyorsa bile aday yapacak sanki…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
PARTİ BİNASINI MESKEN TUTAN BÜROKRATLARA…
Görevi gereği bir bürokrat, emrinde çalışanları yerinde görmek, denetlemek üzere bir köy yoluna girer.
Müdürlüğün verdiği eda ile kendinden emin yürürken ayağı kayar ve kendini bataklıkta bulur.
***
Kurtulmak ister daha da batar ve başlar bağırmaya:
— İmdat! Boğuluyorum. Kurtarın beni!
Yoldan geçmekte olan bir köylü bu sese gelir ve başlar olanları izlemeye...
Köylünün gelip de kendisini sadece izlemesine bozulan bürokrat, kızgın ses tonuyla:
— Görmüyor musun be adam? Bataklığa düştüm. Kurtar beni!
Hiç oralı olmayan köylü:
— Görüyorum, geçmiş olsun, der.
***
Kurtarmak bir tarafa, neredeyse dönüp gidesi olan köylünün bu durumunu anlayan bürokrat panikler, başlar yalvarmaya:
— Lütfen! Bir dal uzat. Kurtar beni!
Köylü bağırır:
— Olmaz! Ben ve sen şu anda hazine topraklarındayız. Hazineden bir şey almak, koparmak suçtur! Sen benimle dalga mı geçiyorsun bey!
Ağzına dolan çamurlarla bağırmasını sürdüren bürokrat:
— Ölüyorum. Kurtar beni!
***
Köylü hiç istifini bozmaz:
— Ben öyle hazine ’den mal alıp suçlu duruma düşemem. Seni böyle bırakacak da değilim. Gidip muhtara haber vereceğim. O kaymakamı, kaymakam da valiyi arar elbet. Malmüdürüne talimat verilir. Şayet, hazine arazisi değilse, itfaiyeye talimat gider ve onlar seni kurtarır.
— Yahu! Bunlar oluncaya kadar ben ölürüm.
Köylü güler:
— Ben ölmezsin demiyorum ki. Hem ölsen de, mevzuata uygun ölürsün!
***
NOT- Fıkrayı okuyunca aklımıza AK Parti binasını mesken tutan bürokratlar geldi…
Umarız etik olmamasına rağmen hiçbir rahatsızlık duymadan, kendilerinden emin bir şekilde parti binalarına girip çıkan bu bürokratlar, olur da devir döndüğünde bu yaptıkları hatadan dolayı kendilerini fıkradaki gibi bataklıkta bulmazlar…
Bulurlarsa, mevzuat kendilerini ne şekilde kurtarır bilemiyoruz…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
KREDİ MUSLUKLARI AÇILMAZSA…
Ticaretini pek çok tüccar gibi kredi ile sürdüren bir dostumuzla konuştuk.
Çok değil bundan bir-bir buçuk ay öncesine kadar bankacıların kredi kullanması için işyerinin kapısından ayrılmadığını anlattı.
“Adeta biri geliyor diğeri gidiyordu” diyen dostumuz geçenlerde kredi almak istemiş…
Banka, almak istediği kredi miktarının ancak onda birini verebileceğini söylemiş…
Sonuç olarak, yüksek faiz olmasına rağmen kredi alamamış…
Yukarıda da söyledik.
Ticaretini banka kredileriyle sürdüren binlerce işyeri sahibi var…
Kredi muslukları açılmazsa, vaziyetleri hiç iyi görünmüyor sanki…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
BİZDE “ÜÇÜN BİRİ” BİLE HAK GETİRE!
Eğer bir insan işini tam yapıyorsa, sadece 1/3 başarılı.
Eğer aynı zamanda iyi yaptığı işin geleceğini de araştırıyorsa 2/3 başarılı.
Eğer kendi yerine insan yetiştiriyorsa; işte o insan yüzde 100 başarılıymış.
***
Kime göre?
Japonlara göre tabi...
Yani...
Japonya'da insanların sadece işinde başarılı olmaları, onların tam anlamıyla başarılı olduklarını göstermiyor.
Diğer iki özelliğe de en az başarı kadar önem veriliyor.
Ne diyelim?
Bizde üçün biri bile doğru dürüst yok!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,