Genel seçimlerin üzerinde 2 yıl, Yerel seçimlerin üzerinde ise neredeyse 1 yıl geçti.
Son seçimi ele alacak olursak 64 milyon seçmenin, yaklaşık olarak, 55 milyonu sandığa giderek memnuniyet ya da memnuniyetsizliğini oylamış oldu.
Genel seçimlerin sonucu gösterdi ki, vatandaş çok iyiyim demiş. Aradan geçen 10 aylık sürede, Mart 2024’te vatandaş, iktidarın performansını  pek beğenmemiş olacak ki!, Yerel seçimlerde nüfus yoğunluğu bakımında birçok ili ve Büyükşehirlerin %65’ini muhalefete geçmesini sağladı.
Aslında bir önceki seçime damga vuran ve iktidara meclis çoğunluğunu elde etmesini sağlayan vaatler; Ekonomi, Adalet, Dış Politika, Göç, Aile ve Kadın Hakları çözümü açısında, çok büyük beklentiler yarattı. Ama öyle olmadı.
Sokağın sesine kulak verdiğinizde ise ana başlıklar ekonomi dolayısıyla geçim sıkıntısı, asgari ücret, memur ve emekli maaş zamları yetersizliğine verilen tepkiler sıralanıp gidiyor.
Karne ortada; iktidar da dikkat dağıtmak için, son zamanlarda görevden alınan belediye başkanlarını, Suriye konusunu, eski zamları, yeni zamları derken elinden geleni yapıyor.
Doğal olarak iktidar diyor ki! Daha dün “çok iyiyim” diyen vatandaşım, bugün neden kazan kaldırıyorsun?
Muhalefet ise Mehmet Amcanın hikayesindeki gibi. Mahkemede; Avukatı aşıp Hakime derdini anlatma çabasından farklı değil.
Olur mu? olmaz mı? demeyin. Hikaye bu, biraz gerçek biraz da hayal…
Bir kamyonun çarpmasıyla yaralanmış olan çiftçi Mehmet amca, kazadan sorumlu tuttuğu taşıma şirketine dava açar. Mahkeme salonunda, şirketin avukatı ile Mehmet Amca karşı karşıyalar ve Avukat soruyor;
-Ama siz kazadan sonra gelen polis memuruna “ben çok iyiyim” demediniz mi?
-Anlatayım ağam; Ben bizim eşeği gasabada satışa götürmek üzere gamyonetime bindirmiştim ki!
-Bırakın ayrıntıları Mehmet Bey, siz sadece soruma yanıt verin: Siz, kazadan hemen sonra gelen polis memuruna “ben çok iyiyim” dediniz mi demediniz mi?
-İşte anlatıyorum ya Avukat bey; eşeği gamyonete yüklemiş, yola çıkmıştım ki!
Avukat Tekrar adamın sözünü keser ve Hakime dönerek:
-Sayın Hakim, size olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğini, davacının kendi ifadesiyle almaya çalışıyorum ama soruma yanıt vermiyor. Bu bey kazadan hem sonra olay yerine ulaşan polis memuruna “çok iyi” olduğunu söylemiş. Kayıtlara geçmiş. Şimdi aradan geçen kaç hafta sonra müvekkilime dava açıyor. Ben bu davada, bu şahsın mahkemeyi yanıltmaya çalıştığına inanıyorum. Lütfen sadece soruya yanıt vermesini söyler misiniz? Hakim içten içe çiftçinin hikayesiyle ilgilenir gibi! 
Doğrusu eşek hakkında söyleyeceklerini çok merak ettim; Bırakında anlatsın… Mehmet Amca; Hakim’e teşekkür ederek devam eder: İşte dediğim gibi, sayın Hakimim, tam eşeğimi gamyonetime bindirmiş şehre doğru gidiyordum ki, bu şirkete ait gocuman bi kamyon, DUR tabelasına aldurmadan üzerime sürdü ve bize çarptı. Ben yolun bir yanına fırladım. Garagacan bi yana… Nasıl kötüyüm, nasıl kötü anlatamam!
Gıbırdanamıyom sancıdan, öte yanda Garagaçan bi anırıyo bi anırıyokine, ortalık inliyo. Derkene bi Pulis memuru geliveedi. Garagaçanın sesini duymasiyle , önce ona dooru getti, eğildi, bahtı, tabancasına davrandı, alnının göbeenden Garagaçanımı urmasın mı??? Sonacııma, yolun garşı tarafına geçti, bana dooru geldi, dedikine:
-Eşeğin hali berbattı, vurmak zorunda galdım. “Sen Nassın?” dedi…
Hadi erkeğisen kötüyüm de!

Hal böyleyken, Mehmet amcanın hikayesindeki gibi vatandaş ne desin.
Taş devrinden bu yana insanlığın iki temel sorunu süre gelirken. Biri beslenme diğeri barınmadır. Vatandaş boğazında geçecek iki lokmanın ve başını sokacağı bir yer ararken, aç ve açıkta kalmamak içi daha ne yapsın!
Vatandaş; iyiyim deme hatasının cezasını mı çekiyor? Yoksa her şeye rağmen başka bir şansı yok mu?  Bilen varsa söylesin. 
Onlar diyorlar ki, iki yıl önce “Çok iyiyim dedin mi? demedin mi?”
Mehmet Amca hikayeden diyor ki; “Hadi erkeğisen kötüyüm de!”
Memleketin hali nedir diye soran olursa. Takdiri siz değerli okuyuculara bırakıyorum.