Adam bir dönemin bebek yüzlü, sempatik çocuğu...  
 Ak Parti’nn 18 yıllık iktidarının 13 yılında en kemikli bakanlıklarda bulunmuş.  
 Bu süre boyunca haksızlığa, yolsuzluğa en küçük bir ses çıkarmamış, günahıyla sevabıyla iktidarın sorumluluğuna ortak olmuş.  
O  zaman,  şimdi eleştirdiklerine ses çıkarmadığı gibi çoğunun altına da bir güzel imza atmış.  
Beyefendi bu günlerde coştukça coşuyor:  
Neymiş, uygun zemin olduğunda Anayasanın ilk 4. maddesini değiştirecekmiş.  
Bu maddeler ki;  
Türkiye Devleti’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü,  
Dilinin Türkçe,  
Bayrağının ay yıldızlı bayrak,  
Millî marşının İstiklal Marşı,  
Başkentinin Ankara olduğunu belirten maddeler…  
Anlıyorum, bu maddeler birilerinin bir yerlerine  batıyor da… 
Seni niye rahatsız ediyor kardeşim!

 
Yetmedi, anayasadan TÜRK kavramını çıkaracakmış.  
PKK’nın belini kıran İHA ve SİHA’lara da dokunacakmış.  
Bu memleket yıllardır HDP denen, terör destekçisi bu partiden kurtulmaya çalışırken arkadaş  partisini yedek HDP durumuna çoktan getirmiş.  
Sanki o partinin 3. eş genel başkanı…  
Ömründe tek bir şehit taziyesi yapmadığı halde Paris’te öldürülen PKK’lılar için taziye tivitleri düzüyor.  
Türk tarihinin gördüğü en tehlikeli, en acımasız ve en sinsi terör örgütü FETÖ ve Fetöcüleri memnun ve mutlu etmek için her şeyi yapıyor.   
Bütün söylem ve eylemleri, yeminli Türk düşmanlarının düşünceleriyle neredeyse birebir örtüşüyor.  
Bunu bildiği için olsa gerek, Türk Milleti’nden değil de asırlık Türk düşmanlarından “AFERİN” bekliyor.  
Tam bir Tanzimat kafası…  
Ben de diyorum ki;  
Maazallah sen bu dediklerini bir yapsan var ya…  
AB’si, ABD’si öyle mutlu olurlar, öyle mutlu olurlar ki…   
Sana bir AFERİN demekle kalmaz, saçlarını okşar, sırtını sıvazlar;  
Ve hatta hatta yanağından makas bile alırlar.  
***  
Adam Ak Parti’de önce danışman olmuş.  
Sonra da o partinin genel başkan ve başbakanlığını yapmış.  
Yıllarca bütün icraatlarında imza ve sorumluluğu var.  
O da her fırsatta HDP’ye öpücükler, ölen PKK’lılara taziyeler göndermekten geri kalmıyor.   
Bir zaman önce, emperyalist devletlerin gazına gelip “Stratejik Derinlik” adını verdiği ucube bir projeyle Suriye’ye girmeye kalkmıştı.  
Kalkmasına kalkmıştı amma…  
Biz Suriye’ye girelim derken, nasıl olduysa, saye-i devletlerinde Suriye 
bir güzel bize giriverdi.  
 Şimdi ise, “Bir deli kuyuya taş atar da kırk akıllı çıkaramazmış"  misali uğraşıp duruyoruz.  
Konuşmalarına bakıyorum da sanki sütten çıkmış ak kaşık.  
Ne diyelim…  
“Serok”  olmak galiba böyle bir şey…  
***  
Hele şu İmamzade vatandaş…  
Ne ilginç bir kişilik!  
Arkadaşta bir HDP muhabbeti, bir Yunan aşkı var ki tutabilene aşk olsun!  
 Adam fırsat buldukça bir HDP’ye  bir Yunanistan’a koşuyor.  
İlginçtir; ziyaretleri Yunanistan’da olağanüstü bir ilgiyle karşılanıyor.  
 Proto Thema  adlı gazete "İstanbul'u fetheden Yunan" geldi başlığını atıyor.      
Greek City Times gazetesinin Atina müdürü Paul Antonopoulos twitter paylaşımında;  
“Atalarının binlerce yıl önce Atina'da inşa ettiği eserleri ziyaret etti" ifadelerini kullanıyor.  
Anlayacağınız bu İmamzade vatandaşı öylesine seviyorlar ki, her ziyaretinde zil takıp oynuyorlar.  
Eh be akılsız Yunan…  
Adam,dünyanın en büyük metropollerinden İstanbul’u kurtarmış hazır, 
Alıp götürün Atina’yı da kurtarıversin!  
***  
Adam koskoca(!)milletvekili…  
Hem de doktor… Hem de operatör…  
Cumhurbaşkanına sözde bağlılığını anlatıyor:  
 “Tayyip ağabeyi sırtımızda taşımamız lazım, ayakkabısını elimizle yalamamız lazım”  
Ne balta kesmez laflar ama…  
Sayın(!) vekilimiz hoş görsün; bu cümlede bir tuhaflık gördüğüm için küçük bir hatırlatma yapayım istedim..  
Ayakkabı elle yalanmaz..   
İlla da yalamak istiyorsan bunu dilinle yapacaksın.  
Şaka bir yana,  
Siyaset öylesine ucuzladı ki…  
Eskiden görevini yapamayan tazıların bile utanacak yüzü varmış.  
Bir ideale kafa takma yerine armut ağacına sepet takarsanız,  
o zaman da dalkavukluk ses duvarını, aymazlık ise ışık hızını aşıverir.  
Bildiğim kadarıyla “Yalaka Politikacıdan Tiksinme Hastalığı” henüz tıp literatürüne girmedi.  
Girmesine girmedi ama dalkavukluk virüsü siyaset dünyasında koronadan daha tehlikeli hale geldi.   
Devlet büyüklerimiz himmet edip BioNTech CEO'su Uğur Şahin ve eşi Özlem TÜRECİ’ye bir söyleseler de…  
“Yalaka Politikacıdan Tiksinme Hastalığı”nın da aşısını bir buluverseler …  
Siyaset dünyamız için ne büyük kazanç olur!