AK Parti'nin bayramlaşması geçtiğimiz Cuma günü Millet Bahçesi'nde yapıldı.
İl Başkanı Burhan Albayrak da bu bayramlaşmanın açılış konuşmasında AK Parti'nin 22 yıllık iktidarı döneminde Eskişehir'in yatırımlardan nasibini fazlasıyla aldığını söylemiş.
Hatta...
“22 yılda sağlıktan tarıma, ulaştırma hizmetlerinden konut projelerine, teknolojiden sanayiye kadar hak ettiği payı almıştır” demiş.
***
Sağlık, tarım, konut, teknoloji ve sanayi gibi diğer saydığı yatırımlara eyvallah ama biz bu konuşmasında sadece “Ulaştırma Hizmetleri” bölümüne takıldık.
Zira.
Ulaştırma hizmetlerinde Eskişehir'in 22 yıldır hak ettiği bir payı aldığını kesinlikle düşünmüyoruz.
Bugün “Eskişehir'in en önemli 5 sorunu nedir?” diye sorulsa, bu 5 sorunun 3 tanesini Eskişehir'in alternatif çevre yolunun yıllardır söz verilmesine rağmen yapılmadığı, Eskişehir'in demiryolu ile liman bağlantısının yıllardır söz verilmesine rağmen yapılmadığı ve Eskişehir ilçe bağlantı yollarının yıllardır söz verilmesine rağmen hala bitirilemediği oluşturur.

O yüzden...
AK Parti İl başkanı iktidarları döneminde Eskişehir'in hangi yatırımlardan hak ettiği payı aldığına dair sıralama yaparken, bunların arasında “Ulaştırma Hizmetlerini” saymasaydı iyi olurdu.
Hatta...
“Ulaştırma konusunda eksik kaldık” falan deseydi, söyledikleri daha gerçekçi olurdu.
Çünkü...
Eskişehir 22 yıldır ulaştırma hizmetlerini hak etmediği bir şekilde alamadı!

BAKIN ÜRETİM YAPMAYANLARIN BAŞINA NE GELİYOR!


Amerikan Federal Hükümeti ekonomiyi yeniden canlandırmak için her bir Amerikan vatandaşına 600 dolar tutarında bir parayı dağıtmayı karara bağlamış.
***
Marc Faber adlı işadamı bunun üzerine mizahi bir çağrı yayınlamış:
"Benim sevgili Amerikalı vatandaşlarım
Eğer bu parayı Wal-Mart'da (Alışveriş merkezi) harcarsak, para çin'e gidecek...
Eğer bu parayı benzin almak için harcarsak, para Araplara gidecek.
Eğer bilgisayar alırsak, para Hindistan'a gidecek...
Eğer sebze, meyve alırsak para Meksika'ya, Honduras'a ve Guatemala'ya gidecek.
Eğer bir araba almayı düşünürsek bu para Japonya veya Almanya'ya gidecek.
Eğer hediyelik bir şeyler alırsak para Tayvan'a gidecek...
Sonuçta bir kuruşu bile Amerikan ekonomisi için yarar sağlamayacak.
Bu parasal yardımı Amerikan ekonomisi içinde tutmanın tek yolu, parayı bira ve fahişelere harcamaktır.
Sadece bu iki sektörde ulusal üretim yapabilmekteyiz.
Ben kendi adıma bu yolda faaliyet gösteriyorum.."

***

Bu mizahi çağrıyı okuyan bir İtalyan ekonomist kendisine şöyle bir yanıt vermiş:

"Sevgili Marc,
Amerika'nın iktisadî durumu gerçekten pek iç açıcı değil.
Üzülerek bildiriyorum ki, Budweiser Bira fabrikasını da çok uluslu bir Brezilya şirketi olan Ambev satın aldı.
Böylece Amerikalılar için yalnızca fahişeler kalmış oluyor.
Eğer fahişeler de kazandıkları parayı çocuklarına göndermek isterlerse, bu para doğrudan buraya yani Roma'ya gelir...
Bilgine…"
***
Yazı hoşumuza gitti.
Üretimin olmadığı bir ülkenin neler yaşayabileceğini ortaya koyan, kıssadan hisse gibi müthiş bir yazı aslında...

ŞİMDİ DE AK PARTİ “TUZU KURULARIN PARTİSİ” Mİ OLUYOR?

Cumhuriyet Halk Partisi sol kimliğiyle kırsal kesime daha çok hitap eden, yoksul kesimlere yönelik siyasete ağırlık veren bir parti.
Bu özelliğine rağmen CHP kırsal kesimden yıllarca oy alamadı.
Oyları, merkezlerden, hali vakti yerinde olan kesimlerden aldı.
Hatta...
Bu yüzden de CHP'ye yıllarca “Tuzu kuruların Partisi” suçlaması yapıldı.
***
CHP'nin erişemediği, ulaşamadığı, ikna edemediği kırsal hemen her seçimde AK Parti başta olmak üzere sağ partilerin adeta oy deposu haline geldi.
***
Son birkaç seçimdir, Eskişehir de başta olmak üzere, AK Partinin oy deposu haline gelen kırsalın AK Parti'den elini çekmeye başladığı görülüyor.
Son birkaç seçimdir CHP fark yediği kırsal kesimde AK Parti oylarının farkını kapatıyor, bazı yerlerde ise AK parti oylarını geçmeye başlıyor.

Böyle giderse, yukarıda dile getirdiğimiz ve CHP'nin üzerine yapışan “Tuzu kuruların partisi” söylemi galiba CHP'nin yakasından düşüp, AK Parti'nin yakasına yapışacak gibi...