ESKİŞEHİR’DE MAŞALLAH HİÇBİR FIRSATI KAÇIRMIYORUZ!
Eskişehir’de bir arkadaşımız var…
Emlakçı falan değildir ama emlak alıp satar…
O yüzden de şehirdeki emlak piyasasını sıkı bir şekilde takip eder.
***
İşte bu arkadaşımız üşenmemiş, oturmuş ve Eskişehir’deki satılık ve kiralık daire fiyatlarını, depremden önce ve depremden sonra olmak üzere ayrı ayrı çıkartmış.
Söylediğine göre, Eskişehir’de depremden önce kiralık olan daire fiyatlarına depremin hemen ardından jet hızıyla zam yapılmış!
Ev sahipleri verdikleri ilanlarda, deprem öncesi kiralayacakları daire için istedikleri kira ücretini, depremden sonra 500 ila bin lira arasında arttırmış.
***
Bunun nedeni elbette yaşanan deprem felaketi sonrasında bölgeden, vilayetin açıkladığı resmi rakamlara göre 17 bin, resmi olmayan rakamlara göre 30 binin üzerinde insanın Eskişehir’e gelmiş olması…
Deprem bölgesinden gelen insanların bir bölümü, bir şekilde ve bir süreliğine bir yerlerde barınmaya başladı.
Ancak bu insanlar bir süre sonra ev kiralamak zorunda kalacak…
***
İşte…
Ev sahipleri için bundan güzel fırsat olamayacağına göre çoğu ilana çıktıkları evleri için istedikleri kira ücretini anında yükseltivermiş…
Yani…
Pandemi sonrası bir anda yaşanan kira artışının bir benzeri depremin hemen ardından yaşanmaya başlanmış…
Ne diyelim?
Bu gidişle, bir şekilde fırsata çevirmediğimiz hiçbir felaket kalmayacak galiba!
*******
O GÜNLERİ GÖRMEK DİLEĞİYLE…
Rivayete göre Şam valisi Esat Paşa sıfırı tüketir ve hazine boşalır.
Büyük sıkıntıya düşer.
Danışmanları çare olarak Şam’daki dokumacılara fazladan vergi koymasını tavsiye eder.
***
Bu tavsiye üzerine Esat Paşa danışmanlarına:
“Böyle bir vergi koyarsak ne kadar gelir elde ederiz?” diye sorar.
“ Elli veya atmış kese altın elde ederiz” derler.
Bunun üzerine Esat Paşa “ Bu insanlar zaten zar zor ayakta duruyor. Bu vergiyi nasıl ödeyecekler?” diye sorar.
“ Evlerindeki altınları ve mücevherleri satarlar Paşam” diye cevap verirler.
***
Esat Paşa “ Ben bu meblağı daha güzel bir yöntemle elde etsem nasıl olur?” diye sorar.
Danışmanları sessizliğe bürünür.
Ertesi gün Paşa müftüye bir davet göndererek gece gizlice buluşmasını ister.
Müftü gece Paşanın yanına gelir. Paşa “ Müftü efendi! Bize ulaşan bilgilere göre özel hayatında şeriata ayrıkı davanıyor ve evinde gizlice içki içiyormuşsun? Bu durumu İstanbul’a bildirmem gerek. Ancak önceden seni haberdar edeyim dedim” der.
Bunu duyan müftü efendi paşaya yalvarmaya başlar.
İstanbul’a haber vermemesi için paşaya 1000 mecidiye vermeyi teklif eder.
Paşa kabul etmez.
Müftü iki katını teklif eder. Paşa yine kabul etmez.
Sonunda 6 bin mecidiyede anlaşırlar.
***
Sonraki gün Esat Paşa Kadı efendiyi davet eder. “Kadı efendi! Rüşvet aldığın ve makamını şahsi menfaatin için kullandığına dair güvenilir kaynaklardan elimize bilgi ulaştı” der.
Bu sefer Kadı efendi paşaya yalvarmaya başlar. “Aman efendim beni görevimden almayın, insanlara rezil olurum” diyerek Müftü efendi gibi Esat Paşa ile pazarlığa başlar.
Kadı ile de 6 bin mecidiyede anlaşırlar.
Sonra sırasıyla defterdar, karakol komutanı, esnaf ağası ve büyük zenginleri tek tek davet eder.
Bu operasyonun sonunda Esat Paşa tam 200 kese mecidiye altını toplar.
***
Arkasından danışmanlarını çağırır “Bakın hiçbir vergi koymamama rağmen 50 yerine 200 kese mecidiye altını topladım” der.
“Bunu nasıl yaptınız Paşam?” diye sorduklarında ise şu cevabı verir: “Kuzuların derilerini yüzmektense koçların yünlerini kırkmak daha iyidir”
Rivayetteki o günleri görmek dileğiyle…
********
İMAR AFFI BEKLERİM VAY BENİM EMEKLERİM!
Pandemiyle birlikte pek çok kişi, çıkan yasa ile ilçe belediyelerinin sınırları içinde mahalle statüsüne kavuşan köylerden arsalar satın alındı…
Satın alınan bu arsaların etrafları çitlerle çevrilerek, üzerine de “Hobi bahçeleri” adı altında izinsiz, ruhsatsız yapılar konduruldu…
***
“Hobi bahçesi” diye başta derme çatma dikilen yapılar, süreç ilerledikçe betonarme evlere dönüşmeye başladı.
Belediyeler bu durumu fark etti.
Sahiplerine “Yaptığınız o yapılar yasal değil. Derhal yıkın!” diye uyardı.
***
Hiç biri bu uyarı karşısında, aldığı arsanın üzerine diktiği kaçak yapıyı yıkmadı!
“Nasıl olsa seçim geliyor. Nasıl olsa seçim imar affı çıkartılır. Kaçak yaptığımız binalarımız da yasal hale gelir.” diye düşündü.
Bunun üzerine belediyeler yasal olmayan bu yapı sahiplerine yüklü para cezaları kesip gönderdi.
Pek çoğu bu para cezalarını da ödemedi.
Yine hemen hepsi “Nasıl olsa seçim geliyor. İmar affıyla birlikte para cezalarına da af gelir.” Diye beklenti içine girdi
***
Yaşadığımız deprem felaketi iktidarın seçim öncesi yapmayı düşündüğü imar affını muhtemelen ortadan kaldırdı…
Böylece imar affı çıkacak beklentisine giren ve satın aldıkları arsalar üzerine yapı konduranların bu beklentisi resmen ellerinde patlamış oldu!
***
Sonuç olarak…
Deprem: umudunu seçim öncesi çıkacak imar affına bağlayan uyanıkların resmen işini bozdu.
Şimdi o kaçak yaptıkları binaları ya yıkacaklar ya da yüklü para cezaları ödemek zorunda kalacaklar…
Tabii bir sonraki seçim öncesi çıkacağını düşündükleri imar affına umut bağlamayı sürdürmezlerse!
*******
EN DOĞRU YORUM SANKİ!
Yaşadığımız deprem binlerce binanın yıkılmasına yol açtı…
Yine binlerce bina da ağır hasar gördü.
Bir yandan depremin yaraları sarılırken bir yandan da yıkılan ve ağır hasarlı binaların yerine yenilerinin yapılması planlanmaya başlandı.
İşte tam da bu noktada, yıkılan binaların ne şekilde yapılacağı planlanırken konu ile ilgili en doğru yorum sanatçı Yıldız Tilbe’den gelmiş…
“Deprem bölgesindeki yeni yapılacak binaları Japonlar yapsın” demiş Yıldız Tilbe…
Bana göre de en doğru yorumu yapmış…