“Bir insan bir hayvanı gerçekten sevene kadar ruhunun yarısı uykudadır. Anatole France.”
Köpek düşmanı köşe yazarlarının makalelerini çok ender okurum; vakit kaybı olarak görürüm açıkçası, gerçek verilere dayanmadan, afaki rakamlarla köpürtülerek yazılan, düşmanlıklarını alenen sergileyen bu yazıların toplumda hemen hiç itibar görmediğinin bilincinde olarak göz ucuyla bile bakmam.
Ama bu sefer hiç okumadığım, okumayacağım bir gazetenin bir köşesindeki bir makale nedense gözüme, gözüme girdi, okudum; sokak canlarının popülasyonunun artış nedenleri içinde en etkili olanı, “Animalizm(hayvana insandan daha çok değer verme, insandan ve hümanizmden kaçıp hayvana ve hayvancı fikirlere saplanma olarak tarif etmiş bunu) ideolijisine bağnazca saplanmış serseri insanların, başıboş köpekler önünde CANLI KALKAN olmalarıymış.”
Bir sürü, gerçekliği saptanmamış rakamlarla, ajitasyonlarla yazısını süsleyerek köpek düşmanlığının zirvesindeki yazısını sonlandırmış beyefendi. Yandaşlarını sağduyulu ve kararlı bir mücadeleye çağırmış, gerekirse ideolojik olmalıymış bu mücadele.
Güler misin, ağlar mısın?
Ben gülmeyi yeğledim açıkçası. Birçok insanın da, hatta hayvan düşmanlarının da öyle yaptıklarını düşünüyorum. Şimdi diyeceksiniz ki, gülüp geçtiğin bir makaleyi neden köşene taşıdın? “Canlı kalkan” benzetmesi çok hoşuma gitti de ondan! Evet… Biz can savunucuları, yaşam hakkı savunucuları, gerçekten de, sahipsiz dediğiniz o canların canlı kalkanlarıyız. Haklı davamızda sonuna kadar öyle olmaya da devam edeceğiz. Çünkü biz, insan olduğumuzu ve insanlığımızın gereklerini hiç unutmadık, çünkü onların bizden başka dostları yok!