Eskişehir'de her parti sıkıntılı.
Her partinin içinde fırtınalar kopuyor.
Her partide, parti içi muhalefet grupları var.
Ve partilerin içinde bulunan  bu gruplar birbirlerine üstünlük sağlamak için sık sık güç gösterisinde bulunuyor.
***

AK parti içinde yaşanan sıkıntıyı bilmeyen yok...
Vekillerin birbirlerine diş bilemeleri bir yana yönetimler  için için kaynıyor.
İl başkanı ilçe başkanları ile anlaşamıyor.
İlçe başkan ve yönetimleri keza birbirleriyle uyumlu değil.
Daha düne kadar kol kola olan il başkanı ile kadın milletvekilinin neredeyse kanlı bıçaklı hale geldiği konuşuluyor.
İlçe gençlik kolları başkanının istifaya zorlanması partide olay oluyor.
Daha düne kadar yönetimlerin içinde en aktif olan isimler kendini kenara çekmiş durumda
***

Aynı sıkıntıyla CHP'nin de başı dertte!
Belediye başkanları arasında esen soğuk rüzgarları herkes biliyor artık.
Milletvekilleri, belediye başkanları arasındaki kavgada resmen iki arada bir derde kalıp, her iki tarafı da hoş tutmaya çalışıyor.
İl başkan ve yönetimi, Tepebaşı başkan ve yönetimi ile anlaşamıyor.
İl başkanı, kendisini o göreve getiren belediye başkanının yönetimde olan iki adamını görevden alarak, aynı ekip içinde yeni bir krize yol açıyor.
Büyükerşen sonrası hesapların da yapılması parti içindeki mücadeleyi amansız hale getiriyor.
***

İYİ partide yaşananlar ise AK parti ve CHP'de yaşanan sıkıntıları aratmayacak cinsten.
Üç yıl önce kurulan partide beşinci il başkanı görevde.
Her giden il başkan ve yönetimi parti içinde ayrı bir ekip ayrı bir grup olmuş durumda.
Nereden baksanız parti içinde 5-6 grup var.
Partide şimdiden milletvekili hesapları yapanlar ayrı, belediye başkanlığı hesabı yapanlar ayrı.
Dışarıdan gelme ihtimali olan aday isimlerinin söylenti halinde yayılması partideki tansiyonu ve tepkiyi daha da arttırıyor.
***

Sonuç olarak...
Her üç parti de kendi içinde olabildiğince huzursuz.
Hal böyleyken, her üç partinin il başkanları parti içi sorunlar gündeme  geldiğinde “Bizde hiçbir sorun yok. Uyum içinde çalışıyoruz” diyor iyi mi?
Kabul etmiyor görünüyorlar yaşanan sıkıntıları.
Adeta bir gözleri kapalı partilerinde olup bitenlere...
Halbuki;
“Siyasette bu tür olaylar normal” deseler, “Parti içi muhalefet doğaldır” deseler, “Evet  sıkıntı var. Olması da partimize dinamizm getiriyor” falan deseler vallahi takdir edeceğim kendilerini.
Ama gelin görün ki; var olduğunu  bile bile kalkıp “Bizde hiçbir sorun, sıkıntı yok” diyor ve bu söylediklerini de anlamamızı istiyorlar.
Ne diyelim? Anlayalım o zaman!
Hadi bu söylediklerini anladım diyelim !
Külahım nasıl anlayacak?
Ona nasıl anlatacağız?

*************

KUYRUĞA BAKIP KRİZ YOK TÜRKÜSÜ ÇAĞIRMAK...


ABD'li telefon firması yeni model cep telefonunu piyasaya çıkartıyor.
Yeni model cep telefonunun satışları teknoloji mağazalarında  aynı gün aynı saatte başlıyor.
Satışa çıkan cep telefonlarının ilk gün satışı nedeniyle promosyonlu olacağı, normal fiyatının 2-3 bin lira altında bir fiyatla  satılacağı duyuruluyor.
***
Bu yüzden  yeni model cep telefonunu almak için mağazaların önünde uzun kuyruklar oluşuyor.
İnsanlar 40-50 bin liradan satılan yeni model cep telefonlarını alabilmek için saatlerce sırada bekliyor.
***
İşte...
Bu kuyrukları görenler de “Bir de ülkede ekonomik kriz var diyorlar. 40-50 bin liralık cep telefonları peynir ekmek gibi satılıyor” diyor.
Halbuki;
Sıraya girip yeni cep telefonunu 2-3 bin lira ucuza alanların bir çoğu, telefonu alır almaz başka bir telefon mağazasına gidip, aldığı telefonu 1-2 bin lira ucuza satıyor.
Yani...
1000-1500 lirayı kendisi, 1000-1500 lirayı da satın alan telefonu satın alan mağaza  cebe indiriyor.
Piyasa böyle yükseliyor.
Dışarıdan bakan da “kriz mıriz yok” türküsü çalıyor!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
 

İNSAN NASIL KARARSIZ OLUR?

Kamuoyu Araştırma Şirketlerinin belirli aralıklarla yaptığı ve kamuoyuna açıkladıkları sonuçları takip ediyorum.
İnanın; parti oy oranı tahminleri şaşırtmıyor beni…
Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı ile ilgili ortaya çıkan rakamlar da hayrete düşürmüyor.
Ancak…
Hemen her araştırma sonuçları arasında açıklanan öyle bir kısım var ki; her gördüğümüzde bizi gerçekten hayretler içinde bırakıyor.
***
 

“Kararsızlar” olarak adlandırılan kitleden bahsediyoruz.
Aslında bu kesimi “Kitle” mi yoksa “Kütle” mi diye ansak bilemiyoruz.
Kararsız olduğunu beyan eden ve oranı da yüzde 20’leri bulan bu kitlenin varlığı bizi gerçekten şaşırtıyor.
Öyle ya;
Bir insanın kararsız olması için kendine(cebine) giren-çıkanı bilmiyor, medeni haklarını kullanma ehliyetinden yoksun ve bildiğiniz geri zekalı olması lazım…
***
Hemen her araştırmalarda “Kararsız” olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 20’lerde olduğu açıklanıyorsa, demek ki bu kadar geri zekalı insanla birlikte yaşıyoruz bu ülkede…