Doğrusu, insanlarımızda “endişe” yaratabilecek böyle bir öngörüyü yazmak istemezdim. Böylesine bir düşüncenin kıpırtıları vardı içimde ama son zamanlarda gelişen olaylar pek çok kişi gibi benim de endişelerimi arttırmış bulunuyor.
Oysa yılın ikinci çeyreğine umutlarla başlamıştık. Gerçi bir önceki yılda yapılan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde genel kamuoyu umutsuzluğa kapılmakla birlikte, yaklaşık bir yıl sonrasındaki yerel seçimler kararan umut filizlerinin yeniden yeşermesine yetip artmıştı!
O arada yapılan CHP kurultayındaki kan değişikliği, yerel seçimlerin bu parti adayları tarafından kazanılması, halkın demokrasi bilincinin sandığa yansımasıyla sonuçlanması ve diğer olumlu gelişmeler. 
Bu sonuç, aynı zamanda CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel ve yönetimine de yansıyacak, onlar aracılığı ile topluma yansıtılacaktır. Bunun özeti Özgün Bey’in;
-Siyasetteki normalleşme çağrısı ve bu yoldaki samimi girişimleridir…

Ozgur Ozel Cumhurbaskani Erdogan Gorusmesi 11 17404529 4582 Amp

‘Bahar Havası’ bozuluyor!.. 

Yukarıdaki deyim bize 1950’li yıllardan kalmadır! 
İktidardaki Demokrat Parti ile ana muhalefet Partisi CHP arasında bir nedenle “normalleştiğinde” iki parti yetkililerinin karşılıklı iyi niyet söylemleri Bab-ı Ali basınında böyle yansıtılırdı kamuoyuna;
-Siyasette bahar havası!..
Bir kaç kez tekrarlandığını gördüğümüz o “hava” uzun sürmez, birden ortalığın “fırtınalı” ortama dönüştüğü görülürdü. Aynen bugün;
-İktidardaki AKP ve CHP ile onların genel başkanları Erdoğan ve Özel arasındaki hava gibi!..
Biri “yumuşama” bir diğeri “normalleşme” dese de,  ilki son zamanlarda ikisini kullanmaya başlasa, da ne yazık kı;
-Hava bozuk!..
“Havanın arkasını” da tahmin etmek giderek güçleşmekte!. Anlayacağımız o ki, “bahar havası” umutları 1950’lerde yaşanan örneklerden hatırlanacağı gibi yine “başlaması ile sonlanması” üzerinden çok zaman geçmeyecek, sonlanacaktır. 
-Sonu hayırlara vesile olsa bari!..

Kaotik ortamın belirtileri. 

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın 22 yıldır bilinen siyaset anlayışı nedenidir havanın bozulması. Bunları birer ikişer hatırlatmalarla burada sıralamaya kalksak sayfalar yetmez. Onların her biri ayrı ayrı irdelenmeye gerek gösteren eylemlerdir. Zaten son 10 yıllık tutumları nedeniyle onlar aklı eren kamuoyu tarafından yazılıp-çizilmektedir. 
Onlardan ilki yine özellikle son 10 yılın göstergeleriyle;
-Ekonomik durumun giderek kötüleşen berbat halidir!.. 
Ve bu “hal” halı adım adım yoksullaştırmış, görülmemiş bir hayat pahalılığı altında inim-inim inler hale getirmiştir. Özetle; halkın sorunu esas itibariyle budur;
-İşaret etmeye çalıştığımız ortamın odak noktası burasıdır…
*** 
Kamuoyunda ve dolayısı ile siyaset ortamında 2011 yılından beri  tartışılan bir başka sorun; başka Suriye olmak üzere çeşitli ülkelerden alınan kontrolsüz göç ve onların giderek yarattığı sorundur ki ufaktan kıvılcımlarla;
-Kayseri’de ilk işaretlerini veren, nihayet geniş yığınların katıldığı olayların sonundaki  patlamadır!. 
Nereden başlıyor? 
-Suriyeli bir sığınmacının 7 yaşında yeğeni bir kız çocuğunu istismar girişimi!
Sığınmacılar arasında benzer, hatta daha ağırları ilk yaşanıyor değildir. Öyleyse böylesine bir olay, bir anda “yakıp-yıkmalı” 10 binlerin katıldığı bir patlamaya dönüşebiliyor? 
Kayseriyle de sınırlı kalmıyor, başta Bursa, daha birkaç ilde benzerleri uç gösterebiliyor? 
-Acaba hesaplı-kitaplı bir provokasyonun sonucu olabilir mi? 
Kişisel değerlendirmem öyle olabileceği yönündedir.
*** 
Son günlerin diğer bir olayı da, bir 19 ay önce yaşanan bir siyasal cinayetin (Sinan Ateş) ilk duruşmasında medya organları tarafından yansıtılan kaostur. Sanıklar emniyet ve savcılıkta verdikleri ifadeleri tümüyle ret etmekte. Mahkeme heyetine “kes-kopyala-yapıştır” tarzı ifadeleri tekrarlayıp durmaktadırlar. 
-İlginç değil mi?
-Hızla değişen ‘Bahar Havası’ ortamında daha neler görecek, hep birlikte tanıklık edeceğiz?