Oldum olası kapalı kapılar ardındaki konuşmalardan ve bu konuşmaların ardından çıkacak kararlardan korkmuşumdur. Hele de bu müzakereler bizim “can” dediğimiz, öyle gördüğümüz hayvanlarla ilgili olunca.
     Şimdilerde yine yeniden sokak canlarımızla ilgili böyle müzakereler yapılmakta, komisyonlar kurulup proje taslakları hazırlanmakta. Geçtiğimiz hafta, Tarım Orman Bakanlığının bu bağlamda bir komisyon kurduğunu ve proje taslaklarını görüşmeye başladığını öğrendik. Hükümet üyeleri, ülkedeki sahipsiz köpek sayısının arttığını, beş milyonu geçtiğini ve şikayetlerin de bununla bağlantılı olarak fazlalaştığını dillendirmiş.
     Toplantılarda, ilçe bazında toplanma merkezleri kurulması, bu merkezlerde kısırlaştırma ve sağlıksız hayvanların uyutulması(!) önerilmiş. Belediyelerle koordinasyon halinde hayvan hastaneleri toplanma merkezleri kurulması, burada veteriner fakültelerinden de destek istenmesi, oldukça maliyetli olacak bu uygulamalar için Bakanlığın ek bütçe hazırlaması gerekliliği üzerinde durulmuş.  Barınaklar için Bakanlığın boş arazilerinin kullanılması, yakalama konusunda ise veteriner fakültelerinden destek alınması düşünülmekteymiş.
     Tüm bunlar olurken hayvan dostlarının da incinmemesine dikkat edilecekmiş. Görüşmelerde belediyelerin hizmet verirken yüksek maliyet nedeniyle konuya yeterli bütçe ayırmadığı, çip uygulamasının tam gerçekleşmediği, sahipli canların sokağa terk durumunda ciddi cezaların verilemediği de dillendirilmiş.
     Sahipli hayvanların kısırlaştırılması, doğan yavruların kayıt altına alınması, internetten satışa izin verilmemesi, yazlıkçıların sezon boyunca eğlence amaçlı edindikleri canları terk etmemeleri de gündeme gelmiş. Bunlar bize ulaşanlar, daha da farklı şeyler konuşuldu ise bilemeyiz elbette.
     2 haziran 2004 yılında çıkan Hayvan Haklarını Koruma Yasası 1 temmuz 2004’de yürürlüğe girdi, o günden bugüne can savunucuları olarak yalvar yakar olduk, haykırdık; kısırlaştırmaya ağırlık verilsin, görevini yapmayan belediyelere ceza uygulansın, merdiven altı üretim, ithal hayvan sirkülasyonu durdurulsun, belediyelerin veterinerlik hizmetleri yetersiz kalırsa Tarım İl Müdürlüklerinin veterinerleri devreye sokulsun, ülkede “kısırlaştırma seferberliği” ilan edilsin ve uygulansın dedik. Kimse bize kulak vermedi, şimdiyse büyük bütçeler ayrılarak sokak köpeği popülasyonunun önüne geçilmesi planlanıyor.
     Ne diyeyim şimdi ben? Bu uygulama yapılırken, canlarımız derdest sokaklardan toplanıp toplama merkezlerine gönderilirken ve orada sözde yaşatılırken(!) başlarına gelecek, gelebilecek her türlü olumsuzluğun, mağduriyetin takipçisi olacağımız açıktır! Biz can savunucularını çok üzdünüz, bizler de sizleri üzmekten asla geri adım atmayız bu böyle biline!