Çevre Bakanlığı 2013 yılında İTÜ ile bir protokol yapıyor. 
Protokol gereği “75 bin kişinin yaşayacağı, içinde konut, iş yeri ve tüm sosyal donatıların olacağı, çevreye duyarlı, kendi enerjisini ve suyunu temin edecek bir proje hazırlayın” isteğinde bulunuyor.
***
2014 yılında İTİ'de bir ekip çalışmalara başlıyor.
İki yıl süren çalışma sonucunda içinde 19 bine yakın konut, 1350 iş yeri, Hastane, Kültür Merkezi, ve 75 bin nüfusu karşılayacak Okul ve Sosyal tesislerin bulunduğu, çatılarda güneş panelleri ve yağmur sularını biriktirecek depoların da olduğu projeyi tamamlayıp, bakanlığa teslim ediyor.
***

Projeyi teslim alan bakanlık, Süper Kent adını verdiği bu mükemmel projeyi, Türkiye'de ilk uygulanacak yer olarak Eskişehir'i pilot bölge olarak kararlaştırıyor.
***
Bunun üzerine Kocakır mevkinde yer alan 838 hektarlık hazine arazisi, Afet Riskli Alanların Dönüştürülmesi yasası çerçevesinde, söz konusu Süper Kent projesini uygulamak için rezerv alanı olarak ilan ediliyor.
***
Büyükşehir Belediyesinin nazım imar planlarına işlediği ve ulaslararası fuarlarda sergilenen Süper Kent projesinin başlaması heyecanla beklenirken, bakanlıktan ses seda çıkmamaya başlıyor.
***
Böylece aradan tam 8 yıl geçiyor.
Süper Kent'in hayata geçirileceği Kocakır'daki arsa geçtiğimiz yıl TOKİ'ye devrediliyor.
Büyükşehir belediyesi bakanlığa “Madem Süper Kent Projesini yapmaktan vazgeçtiniz. O halde rezerv alanını bize devredin” diye yazı gönderiyor, bakanlık “Maalesef biz orayı TOKİ'ye devrettik” cevabı geliyor ve TOKİ'nin bu alan üzerinde “İlk Evim” projesi kapsamında arsa satacağı açıklanıyor.
***
Sonuç olarak:
İktidarın Eskişehir'de belki de dünyaya örnek olabilecek “Süper Kent” projesi, aradan geçen süreç sonunda, yine iktidar tarafından resmen “Arsasını alan evini yapsın” projesine dönüştürülüyor iyi mi?
***
Ne diyelim?
Bir işin başında ortaya konulan vizyona bakın, bir de sürecin sonunda yapılmak istenen projeyle o vizyonun nasıl yerlerde sürüklenir hale getirildiğine!
Üstelik aynı iktidar tarafından!

AKADEMİK ÖZGÜRLÜKTE SURİYE'NİN ÜZERİNDEYİZ!

-Türkiye, akademik özgürlüklerin en çok kötüleştiği on ülke arasında, en alt yüzde onluk dilimde, Küba ile Afganistan arasında yer almaktadır. 
***
-Dünya genelinde akademik özgürlükler alanında genel bir geriye gidiş olduğu izlenmekle birlikte, Türkiye Avrupa Yüksek Eğitim Alanında Beyaz Rusya , Azerbaycan ve Rusya Federasyonu  ile birlikte açık ara en gerideki ülkelerden biri durumundadır. 
***
-Öyle ki, komşu ülkeler arasında sadece Suriye Türkiye’den daha kötü bir skora 
sahiptir. 
***
-Genel değerlendirmenin alt başlıklarında bu puanın biraz üstüne çıkılsa da genel düzey Türkiye’deki bilim özgürlüğünün büyük bir baskı altında olduğunu sergilemektedir. 
***
Yukarıdaki tespitler Bilim Akademisi'nin yayınlanan 2023-2024 Akademik Özgürlükler raporunda yer alan tespitler.
Görünen o ki, seviye her geçen yıl dibe doğru düşüyor...
Ü N İ V E R S İ T E-2

BAKANLIK DA BELEDİYELER DE SÜRECİ YÖNETEMİYOR...

-Bakanlık da Belediyeler de kentsel dönüşüm konusunda etkin ve yetkin. Beklenen bir deprem var ama Eskişehir buna hazırlıksız.
***
-Hal böyleyken tedbirlere hiç başlanılmadı. Halbuki bir yerden başlamak lazım. Ortada sağlıklı bir envanter çalışması yok. Eskişehir'de 250 bin konut var. İki aylık bir çalışmayla bütün değerler ortaya çıkar.
***
-Dönüşüm ile ilgili problem çok ama ortada çözüm yok. Halbuki bu Eskişehir'in en öncelikli konusu olmalı.
***
-Beş bin konutun riskli olduğunu, olası 6,5 şiddetindeki bir depremde bu konutların hasar görebileceğini ve en az 155 bin kişinin bundan etkileneceğini biliyoruz. Artık ortaya bir irade koymanın zamanı geldi de geçiyor bile...
***
Yukarıdaki sözler Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanı ve aynı zamanda İnşaat Mühendisi olan Fesih Bingöl'e ait.
Yaptığı tespit ve uyarılar son derece kıymetli...
Ah bir de bu uyarı ve çağrılar karşılık bulsa da harekete geçilse keşke!