“Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde yaşayan 8 yaşındaki Narin 21 Ağustos 2024 tarihinde evden çıkarak Kur’an kursuna gitti. Ancak Narin bir daha geri dönmedi. Akrabaları ve köylüler Narin’i her yerde aramaya başlarken durum güvenlik güçlerine de bildirildi. 19 günden bu yana kayıp Narin her yerde aranıyordu. Cansız bedenine 8 eylülde ulaşıldı. Cansız bedenine ulaşılan Narin’in soruşturması sürüyor.” 
     Evet, tüm ülke güzel kızımız Narin’in kaybını konuşuyor ve umutla sağ haberini beklemekteydi. Ama umutların yerini şimdi derin bir yeis aldı ne yazık ki. O artık yok; çuval içine konulan cesedi köylerine yakın bir yerdeki dere yatağında bulundu bu sabah.
     İçim acıyla ve öfkeyle doldu; nasıl oldu neden oldu? Bugün okullar açıldı, o güzel kız çocuğu güle oynaya arkadaşlarıyla birlikte okuluna gidecekti. Ama şimdi morgda, soğuk bir yerde cansız yatmakta. Ve otopsi amaçlı, o masum kırılgan bedeni keskin neşterlerle kesilmiş büyük olasılıkla. Çok acı çok, acıdan da öte.
     Hani kısa bir süre önce, bağırış çağırış, sokakları güvenli hale getirdiğini iddia eden, sahipsiz canların katline hükmeden yasa maddeleri çıkartılmıştı ya gazi Meclisten. Çok bilmişler diyordu ya, “çocuklarınızı köpeklerden koruyun” diye, ben de diyorum ki; “gizli saklı, açıktan topladığınız köpeklerimiz tam tersine, hele de kırsalda çocuklarınızın bekçisi olur, canı pahasına onları kötü niyetlilerden, sapıklardan korur.”
     Mesela Narin bir köyde yaşamaktaydı. Köpekler çocukları çok sever, çocuklar da onları. O güzel kızımızın böyle korumacı bir köpeği olsaydı belki de şimdi o güzel bedeni yaşıyor olurdu. Morgda değil de okulda arkadaşlarının yanında olurdu.
     Merhamet,  korumacılık toplumun en zayıf halkası hayvandan başlarsa bu halkanın yansıması elbette sonrasındaki çocuğa, kadına da ulaşacaktır. Ölümü olağanlaştırırsanız,  işte böyle, bugünkü gibi daha çok Narin kızımız için yas tutar hale geliriz.