Ne kadar güvenilir bilemiyorum ama hemen her araştırma şirketinin yapmış ve yayınlamış olduğu anket sonuçlarını takip ediyorum.
Gördüğüm şu:
AK parti ve MHP oy kaybı yaşıyor.
AK partinin yaşadığı oy kaybı tamamen hayat pahalılığı ile ilgili.
Yani ekonomide yaşanan sıkıntı…
MHP’nin yaşadığı oy kaybı ise daha çok iktidarın doğrusuna da yanlışına da verilen koşulsuz destek.
Bir anlamda partinin AK parti yan şubesi haline gelmesi.
***
AK parti ve MHP oy kaybı yaşarken DEVA ve Gelecek partilerinin oyu ilginç bir şekilde artmıyor.
Halbuki AK parti ve MHP’den kopanların gidebilecekleri en yakın iki parti konumunda.
Bunun da nedeni bana göre seçmenin her iki partiye de duymuş olduğu “İçindeyken niye itiraz etmediniz?” güvensizliği.
Deva ve Gelecek partileri bu soru karşısında samimi bir öz eleştiri yapamıyor.
Her ikisi de “Biz içindeyken de dışındayken de haklıyız” söylemi üzerinden bir siyaset izliyor.
Hal böyle olunca da seçmeni ikna etmede zorlanıyor.
***
HDP’nin sabit ve sadık bir oyu olduğu, CHP’nin oyunun artmadığı, İYİ parti oy oranının da belirli oranda gidip geldiği düşünüldüğünde, AK parti ve MHP’nin kaybettiği oylar sadece kararsız hale düşen ya da oy kullanmama kararı alan seçmenin oranını arttırıyor sanki…
HAYDİ, SEÇİN BAKALIM!
Uçakta yemek servisi zamanıymış…
Hostes en öndeki adama kibarca gülümseyerek sormuş:
-Yemek yemek ister misiniz efendim?
Kendini bir anda lokantada zanneden yolcu önce önündeki servis masasına bakmış, ardından sormuş:
-Seçeneklerim neler?
Hostes yine kibarca gülümseyerek seçenekleri söylemiş:
-“Evet ya da Hayır”
***
Rusya’nın sosyalizmle yönetildiği dönemde başkanlık yapan Brejnev makam aracıyla yolda giderken kucağında kocaman bir karpuz taşıyan bir köylüyü görür.
Şoföre durmasını söyler.
Camı açıp köylüye sorar:
-Bu karpuzu bana satar mısın?
Köylü:
-Tabii satarım. Seç beğen istediğini al
Brejnev:
-Nasıl seçeyim? Zaten elinde bir tane karpuz var.
Köylü:
-Biz seni nasıl seçtiysek sen de öyle seç işte!
***
Ülkemizde yapılan seçimlerin mantığı belli…
Partiler karşımıza birer aday çıkartıyor…
“Seçin bakalım” deniyor…
Önümüzdeki seçimler de bu şekilde olacak…
Önümüze Cumhurbaşkanı ve Milletvekili adaylarını çıkartacak…
Bize dönüp “Seçin bakalım” diyecekler…
Önümüzde 2 tane tercih hakkı olacak…
Ya, onların belirleyip, gösterdiği adayları seçeceğiz…
Ya da…
“Benim belirlemediğim adayı ben niye gidip seçecekmişim?” diyerek, oy kullanmayacağız…
Ama bunun adı sözde “Seçim” olacak…
Yapılan seçim sözde şeffaf ve demokratik de olacak.
Sonuç olarak biz:
Bizim adımıza başkalarının belirlediği adayları, vereceğimiz oylarla koltuk sahibi yapacağız!
GENÇLERLE DEĞİL RESMEN PARTİLİLERLE BULUŞMUŞ…
Geçenlerde Eskişehir’e gelen AK parti genel başkan yardımcısı Numan Kurtulmuş, Osmangazi Üniversitesi’nde Medeniyet Kulübü ve Medeniyet Derneği Eskişehir Temsilciliği’nin düzenlediği “Türkiye’yi Yarınlara Taşımak” konulu bir konferans vermiş.
***
Üniversitenin internet sitesinden konferansla ilgili haberi okuduk.
“Prof Dr Numan Kurtulmuş üniversitemiz öğrencileriyle buluştu” diye bir başlık atılmış.
Ardından, konferans sırasında çekilen fotoğraflara şöyle bir göz gezdirdik.
Hatta salondaki fotoğrafları büyüterek, dinleyicileri tek tek inceledik.
İlk iki-üç sırayı zaten AK partili isimler doldurmuş…
Arkasındaki bir-iki sıraya orta yaşları itibarıyla partililer ve akademisyenler olduğunu tahmin ettiğimiz kişiler yerleşmiş.
Geriye kalan en arkadaki iki sıranın iki yanında da öğrenci oldukları belli olan birkaç genç oturuyor.
Yani…
Salonda öğrenciden çok orta yaş ve üzeri partililer dolu.
***
Demek ki Numan Kurtulmuş gençlerle falan buluşmamış.
Bildiğiniz partilileriyle ve parti düşüncesine yakın akademisyenlerle buluşmuş!
ARAP SABUNU BOL BULUNCA…
Enerji krizinden bütün ülkeler etkileniyor.
Birçok ülke enerji kullanımına sınırlamalar getiren tedbirler alıyor.
Biz ise ülke olarak enerjiyi, üstelik döviz ödeyerek aldığımız enerjiyi “Bizde kriz falan yok” rahatlığıyla hoyratça kullanıyoruz.
Hala yeme içme yerleri dışarıda oturanlar üşümesin diye gün boyu havayı ısıtıyor.
Hala, kimsenin olmadığı saatlerde parkların tüm aydınlatmaları sabahlara kadar yanıyor.
Devlet dairelerinde bile enerji sarfiyatı konusunda en küçük bir tasarruf tedbiri alınmıyor.
Bol buluyoruz ya enerjiyi…
Ne yapacağımızı, nasıl heba edeceğimizi bilemiyoruz!