‘’Fakirin ipini zengin eskitir’’ diyor. Çerkes atasözü.
Yunan düşünce adamı ve büyük oyun yazarlarından biri olan Euripides ise ‘’Kanunları zenginlerin çıkarı için yapıyorsunuz.’’ diyor.  Arada geçen 25 asır’a rağmen, birçok konuda yönetenlerin ve nemalanan kesimlerin, sahip oldukları zenginlikleri her ne pahasına olursa olsun, etik kurallara uymadan varlıklarını kaybetmemek için değişimlere sıkı sıkıya direndikleri görülmektedir.

Ülke insanının zenginliği, güven ve mutluluğu, o ülkede yaşayan her bireyin, yaşam kalitesini olumlu etkileyen çok önemli değerlerdir.

Toplumun, son iki yılda yaşadığı zorlukların başında ekonomi gelmektedir.
Bu durumun elbette birçok sebebi var ama kaynakların verimli kullanılmaması, planlama hatası, eşitlik ilkesinin gözetilmemesi, gelir ve vergi adaletinin dengesizliği, afetler, iklim gibi birçok başlık sayabiliriz.
Ama hepsinin temelinde ülkeyi yöneten hükümetlerin sorumluluğu vardır.
Durumu teşhis ederek, tedbir almak ve ülke sorunlarına çözüm bulmak yönetenlerin temel görevidir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. Maddesi şöyle; ‘’Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.’’ 
İzahatı; sade, anlaşılır ve eksiksiz bir dille yazılmış. 
Lakin uygulamada büyük sorunlar var… 
Bu sorunların başında ise son bir yılda umarsızca artış gösteren ‘’KİRA SORUNU.’’ 
Çığ gibi büyüyen bu sorun…
Zenginin, zenginliğini kat kat artırırken.
Dar gelirlinin, günden güne ağır ekonomik şartlar altında daha da ezildiğini görmekteyiz.
Ev sahibi bin liralık kirayı, bir yılda 5 bin liraya çıkarabiliyorsa…
3 bin 500 liralık kirayı, 12 bin liraya çıkarabiliyorsa…
7 bin liralık dükkan kirasını 25 bin’e çıkarabiliyorsa..
 Bir yıl önce 500 bin liraya aldığı daireyi. Bir yıl da 2 milyon liraya satabiliyorsa...
Vergi toplamada/ toplanamamada büyük bir sorun olduğunu kabul etmeliyiz.

Lâkin, 1- 2 yıl öncesine geri dönerek, fahiş kira bedellerinin incelenip, yüksek artışların vergiye dönüştürülmesi, gerekli cezalandırmalarla, vergilerin geliri, ‘’yoksulluk sınırı’’ altında kalan tüm vatandaşlara eşit dağıtılmasının en iyi çözüm olacağını düşünüyorum

Kimse kusura bakmasın ama denetimin yetersiz olduğu, kimin gücünün kime yettiği, yapanın yanına kar kaldığı, kiracıların % 60-70’nin bu haksızlığa uğruyor olmasına mı? 
Yoksa sosyal ve hukuk devleti olan ve bütün bunlara seyirci kalan, kanunları esnek hazırlayarak, hak ve adaleti göz ardı eden iktidarın sorunu mu? 

Zengin kaynaklara sahip bu ülkenin, hak etmediği ve çözümsüz bırakılan bu durumların, bugün ülkenin en önemli sorunu olduğunu düşünüyorum.
Bu sene olur mu? olmaz mı? bilinmez ama sorunu yaratanlar, sorunları çözmekle mükelleftir.
Değerlendirmesini, siz değerli okuyuculara bırakmak daha doğru olacağını düşünüyorum.