Ressam iki arkadaş, sergide bir tabloyu seyrediyormuş.
Biri şuna bak demiş; güneşin doğuşunu ne kadar güzel canlandırmış sanatçı.
Sanki ışığın rengi, tonu ve yoğunluğu insanı sakinleştirmeye çalışıyor gibi ve güçlü bir senfoninin sessizliğinde gizlenen notaların büyüleyici ahengini yansıtmış gökyüzüne.
Ayrıca ne kadar da ilham verici ve romantik, renkler yoğruldukça da duygusal dokunuşları daha da güzelleştirmiş tabloyu demiş.
Öbürü düzeltmiş:
-İmkanı yok, mutlaka güneşin batışıdır.
 Diğeri;
-Belki öyledir.
 Ama nasıl oluyor da bu kadar kesin konuşabiliyorsun?
-Ressamı tanırım, sabahları on birden önce hiç kalkmaz da ondan demiş.

Büyük olasılıkla siz de gün doğumu veya gün batımını işleyen birkaç ressamı tanıyorsunuzdur. Zevkler ve renkler tartışılmaz tabi ama halk arasında, konuşma ve tartışmalarda çokça vurgulanan bir söz var.
“Büyük resmi görmek.”

Rönesans dan bu güne bir birinden farklı nice tablo yapılmıştır. Ama hiç biri şu son yüzyıldaki kadar, şiddetli, yıkıcı ve dehşette verici olmamıştır.

Koskoca iki dünya savaşı geldi geçti. Üçüncü dünya savaşının kapısı aralandığı bu günlerde, ne gün doğumunun aydınlığı, nede gün batımının kızıllığı, insanın insana olan zulümünü önleyememiştir.
… 
İkinci dünya savaşı sırasında, Nazi işgali altındaki Paris’te yaşayan Picasso,
Gestapo tarafında evinde sorgulanırken, bir Nazi subayı Guernica tablosunun 
fotoğrafını görünce, “Bunu siz mi yaptınız?” deyince, “Hayır” siz yaptınız.” Cevabını vermiştir Picasso. Bu cevap bir nevi, ikinci dünya savaşını da özetlemiştir.

Bu gün de durum farklı sayılmaz.
Ülkemiz için de dünya için de, bugünkü tablo pek iç açıcı değil.

O günkü tabloyu oluşturanları tanıyan var mı?
Tabi ki var.
Alman halkının seçtiği Hitler bunların başında geliyordu.

Bu günkü tabloyu oluşturanları tanıyan var mı?
Var. Toplumlar layık oldukları şekilde ve kişiler tarafında yönetilirler.

Gündoğumunu izleyen günbatımına kadar, Ortadoğu kan gölüne dönerken.

Hesap soran var mı?
Yok.