Son günlerde seçmenin kafasının karışık olduğu söyleniyor ya…
Ben de katılıyorum bu söyleme…
Zira…
Konuştuğum insanların çoğunun kafasının gerçekten karışık olduğuna şahit oluyorum…
***
Kafa niye karışır?
Muhtemelen bir işin içinden çıkılamadığında ya da olan bitene bir anlam veremediğinde değil mi?
Hah işte! Seçmen de şu son günlerde özellikle de siyasette yaşananlara bir anlam veremiyor!
İşin içinden çıkamıyor!
O yüzden de kafası karıştıkça karışıyor!
***
Nasıl karışmasın ki?
İktidarın bazı uygulamaları ve söylemlerine bakıyorsun; akıl alır cinsten değil.
Adeta muhalefet olmak için uğraş veriyor!
Muhalefetin bazı uygulamaları ve söylemlerine bakıyorsun; o da başka bir facia!
Adeta iktidar olmamak için gayret gösteriyor.
***
Hal böyle olunca seçmenin de contası yanıyor, kayışları kopuyor!
İktidarı da muhalefeti de sergiledikleri anlaşılmaz tutum ve davranışlarıyla seçmenin de ayarını bozuyor.
Kişiliksiz, samimiyetsiz, kifayetsiz ve güvenilir olmayan siyaset seçmeni öyle bir hale getirdi ki, pek çok seçmen neredeyse “iktidar gitsin muhalefet gelmesin” diyecek bir psikolojiye girdi!

BU ÜLKEDE, BÖYLE BELİRLENİR ÇALIŞANIN ÜCRETİ!
Yılsonu geliyor…
Her yılsonunda olduğu gibi yeni yılda uygulanacak olan Asgari ücret belirlenecek önümüzdeki süreçte…
***
Hükümet, bir tarafa işçiyi temsil eden sendikayı, diğer tarafına işverenleri temsil eden sendikayı alarak, Asgari Ücret Tespit komisyonu oluşturacak…
Oluşacak bu komisyon görüşmeleri başlatacak…
***
Her yıl olduğu gibi, işçileri temsil eden sendika bir rakam söyleyecek…
-“bu rakamın altında işçi çalıştırılamaz.” diyecek…
İşverenleri temsil eden sendika da bunun altında bir rakam zikredecek…
-“bunun üzerinde bir rakamla işçi çalıştırmamız mümkün değil.” diyecek…
En son hükümet, işçi sendikasının istediği rakamın altında, işveren sendikasının istediği rakamın biraz üzerinde bir rakam söyleyecek.
***
Sonuçta; o rakama yakın bir rakam, yeni yıl uygulanacak olan Asgari Ücret olarak kabul edilecek ve yürürlüğe girecek…
-“İstediğimiz rakam olmazsa kabul etmeyiz. Yakarız yıkarız” diyen işçi sendikası, hükümetin önerdiği rakamın altına paşa paşa imzasını atacak.
-“İstediğimiz rakam üzerinde işçi çalıştırmayız. Bunu kabul etmeyiz” diyen işveren sendikası, “Fazla oldu ama şu zor zamanda işçilerimiz için fedakarlıkta bulunalım” pozlarına girip, hükümetin rakamını onaylayacak.
Hükümet ise çıkıp, “İşçiye tarihin en büyük artışını yaptık” falan deyip, iyi bir Asgari ücret belirlendiğini söyleyecek.
***
Sonra; Hükümet, işçi ve işveren temsilcileri kol kola girip, çıkacaklar komisyon toplantı salonundan.
Belki birlikte bir yemeğe gidecekler 10- 15 kişi…
İşte o yemekte muhtemelen, belirledikleri asgari ücretin 8-10 katını yemek ücreti olarak lokantaya bırakacaklar…

DALLAMA!

Krala 2 harika şahin hediye edilir
Biri gökte süzülürken, diğeri tüm çabalara rağmen bindiği daldan kalkmamakta ve uçmamaktadır
Denenmedik son eğitmen de getirtilir.
Bir gün şahinin uçtuğunu gören kral bunun nasıl başarıldığını sorar
Eğitmen cevap verir;
“Gayet basit; bindiği dalı kestim”
xxx

Herkesin malumu olduğu üzere Torpil günümüzün en somut gerçeği…
Pek çok insan hak etmelerine rağmen kamuda iş bulamıyor.
Pek çok insan da hak etmedikleri halde, sırf torpili sağlam olduğu için kamuya kapağı atıyor.
Örneğin KPSS birincisi mülakatta elenirken, KPSS sonuncusu mülakatta tam puan alarak kamu kurumuna yerleşiyor.
Hadi bu torpil gerçeğini kabul ettik diyelim.
Torpil ile işe yerleşenler, torpilinden aldığı güç ile çalışmıyor, yatıyor.
Çalışmadığı için kimse bir laf söyleyemiyor kendisine.
Çünkü…
Bindiği dalın onu nasıl taşıdığını herkes gayet iyi biliyor.
Tıpkı, yukarıdaki hikâye gibi, yerinden kıpırdayıp, çalışması için o dalla olan irtibatının kesilmesi gerekiyor.
Not-  Dallama lafı buradan bile gelmiş olabilir…
 

DEVLETİN MAKAM ARAÇLARI ONLAR! BABANIZIN MALI DEĞİL!

Geçtiğimiz günlerde evimin yakınında bulunan ilköğretim okulu önünden resmi plakalı bir makam otomobilinin bir kız öğrenciyi aldığını gördüm.
Makamın sahibi içindeyken şoför arka kapıyı açtı ve küçük kız muhtemelen babası olan makam sahibinin yanına oturdu.
Kapıyı kapatan şoför sonra direksiyona oturdu ve makam arabası muhtemelen makam sahibinin lojman ya da evine doğru yola çıktı.
***
Dikkatimizi çekmişti ama çok da önemsememiştik doğrusu.
Dün, Pazartesi pazarı önünde denk geldiğimiz benzeri bir olaya tanık oluncaya kadar!
Pazarın önünde duran resmi plakalı bir araç, arka koltuğunda yine makam sahibi kişi otururken, şoför elinde iki poşet sebze-meyve ile geldi aracın yanına.
Bagajı açıp, elindeki poşetleri özenle yerleştirdikten sonra bindi şoför koltuğuna ve gitti.
***
Denk gelecek ya, aynı günün gecesi bir mekanın önünde rastladık bir başka resmi plakalı araca.
Şoförü içinde, araç çalışır vaziyette.
Belli ki şoför üşümemek için klimayı çalıştırıyor.
Belli ki makam sahibi, belki kendi belki de eşiyle birlikte mekanda yemek yiyor.
Yemek bitince mekanın önünde şoförü ile birlikte saatlerce bekleyen devletin makam aracına binecek ve evlerinin yolunu tutacaklar.
***
Devlet, devletin görevlilerine, devletin işlerinde kullanmaları için makam aracı veriyor.
O devletin görevlileri de o makam araçlarını devletin işleri dahil hemen her işlerinde kullanmaktan çekinmiyorlar.
Buradan makam aracı tahsis edilmiş makam sahiplerine bir uyarıda bulunmak istiyorum!
Şahit olduğum her üç olayı da şimdilik es geçiyorum!
Fakat…
Bundan böyle amacı dışında kullanıldığına şahit olacağım her makam aracını plakası ve makamın sahibinin kim olduğuyla birlikte bu köşeden yayınlayacağım!
Bizden söylemesi!