Bir yerde savaş, çatışma varsa orada yaşayan tüm canlılar bundan etkilenir elbette. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2 aya yakın zamandır çatışma var, herkesin malumudur. Pek çok ailenin evini barkını işini gücünü bırakıp güvenli bölgelere göç ettiğini de biliyoruz. Çatışmalarda verilen kayıplar, sivil halkın acı feryatları ülkenin her yerinden duyuldu. Peki bu bölgede yaşam savaşı veren insan dışındaki canlılar? Onlar ne haldeler? Onların sessiz çığlıklarına erişenler oldu mu?
Geçen hafta bu bağlamda içimizi az da olsa ferahlatan haberler ulaştı bizlere. Bölgede faaliyet gösteren Diyarbakır Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği üyelerinin, çatışma duraksayıp, bölge boşalınca aç kalan hayvanların yardımına koşmaları haberleriyle mutlu olduk. Çatışmalar nedeniyle binlerce kişi bölgeyi boşaltınca, burada yaşayan kediler, köpekler doğal olarak aç kalmışlar. İşte bu açlık çeken canlara el uzatmış dernek üyeleri. Mağdur durumda olan canlar arasında ilk etapta kedilerin sayıları yoğunlukta olduğu için onlar gözetilmiş. Beslemenin dışında, yaralı, sakat kalan onlarcası da yerleşkeden tahliye edilip İstanbul ve Ankara’daki kliniklere nakledilmiş. Tedavilerinin ardından bu canlara sahip aranacakmış. Ancak iç sokaklara girme olanakları olmadığı için orada kalan canların ahvalleri de çok fazla bilinmemekteymiş.
Dernek başkanı, bütün hayvanlara; kuşlara, kedilere, köpeklere ellerinden geldiğince yemek taşıdıklarını anlatmış. Ne kadar güzel ve insani bir davranış. Elbette gün gelecek orada çatışmalar sona erecek, bunun ardından sağ kalan canlar, canlılar yine barış içinde huzurla yaşayacaklar. Temennimiz o güne kadar orada en az sayıda kayıp olması ve bu kayıpların insan dışındaki canlılar için de asgaride kalması. Çünkü o canların, savaşla ilgili en ufak bir talepleri, en ufak bir katkıları olmadığı gibi olumsuz etkilerinin acı çığlıklarını, insanlar gibi kimselere duyuramadı. Bu nedenle o canları korumak, kollamak insani bir görevdir. Bu bağlamda onlara uzanan ellere el uzatmak hepimizin görevidir diye düşünmekteyim.