Kadın, kocası uyurken onun cep telefonunu didik didik kontrol edince, tanımadığı üç farklı telefon kaydına rastlamış.

* Müşfik Kadın,
* Harika Kadın,
* Rüyalarımın Kadını...

Tabi kadın müthiş sinirlenmiş!
Elleri titreyerek ilk numarayı aramış, karşısına kocasının annesi çıkmış.

İkinci numarayı arayınca, kocasının kız kardeşi ile bir süre konuşmak zorunda kalmış. 

Üçüncü numarayı arayınca, bu sefer kendi telefonu çalmaz mı?

Masum kocasından şüphelendiği için çok üzülmüş ve ağlamaktan gözleri şişmiş.
Bir türlü affedememiş kendini, düşünmüş taşınmış ve eşine harika bir takım elbise almaya karar vermiş.
En yakın mağazaya gitmiş, en güzel ve en pahalı elbiseyi almış.

Doğal olarak kocası çok mutlu olmuş.
Ay sonu gideceğim şehir dışındaki toplantı da, bunu giyebilir miyim? demesi kadını da çok mutlu etmiş.

Günler geçmiş ve nihayet ay sonu yaklaşmış.

Koca telefonun da; “Tesisatçı Arif” ismiyle kayıtlı arkadaşıyla baş başa nefis bir hafta sonu geçirmiş.

Fıkra bu belki ama insan ilişkilerinde sevgiyi, saygıyı ve güveni kaldırdığınızda geriye bomboş ve anlamsız bir hayat kalmaz mı?

Özgürlüğüne sınırsız alan açan, empati kurmayan, her şeyi oldu bittiye getirmeye çalışan herkes, başkalarının özgürlük alanına müdahale etmiş sayılır.

Memleketin manzarası da böyle, Tesisatçı Arifin kim olduğunu sorgulamayan kadının başına gelen, bu memlekette herkesin başına gelmez mi?

Her gün aldatan, milleti dolandıran onlarca habere tanık olduğumuz gibi, son zamanlarda sıkça karşılaştığımız, yüksek faturaları da bu kategoriye koymakta fayda var.

Kuzuyu kurda teslim ederek bu sorun çözülmeyeceği gibi.
Kümesin anahtarını tilkiye vermekle, tavukların geleceğini güvence altına alamazsınız.

Bu sorunun temelinde ahlak ve değerlerin çöküşü var.
Bu çöküş durdurulmadığı sürece yalan ve kurnazların alanı genişlemeye devam edecektir.

İvedilikle yapılması gereken şey, toplum düzeni ve sağlıklı bireylerin geleceği için, sevgi, saygı ve güvenin yeniden tesisini sağlayarak, yalanın, hilenin, kurnazlığın ve uyanıklığın önüne geçmektir.