“Değer taşıyan tek hikaye vardır, o da bedelini sizin ödediğinizdir.” diyor, L. Ferdinand Celine.

Hikaye bu ya...


Çok eskilerden bir gün, İstanbul'dan Erzurum'a giden bir tren, Aşkale'yi geçer geçmez arızalanır.

Makinist ve diğer ilgililer lokomotifi tamir edip yola devam etmek isteseler de çabaları boşunadır.

Durum baş kondüktör’e bildirilir.


Bu arada yolcular, merakla trenin pencerelerinden dışarı bakmaktadırlar.


Baş kondüktör, önce Birinci Mevki vagonuna gider ve yolculara şunları söyler;
Çok kıymetli yolcularımız!.. Maalesef trenimiz arızalanmıştır. Arkadaşlarımız arızayı gidermek için çok uğraştılar. Ancak arızayı gideremediler. Devlet Demiryolları adına sizlerden özür diliyorum. Hazırlıklarınızı yapın. Bir saate kadar otobüsler gelecek ve siz değerli yolcularımızı Erzurum'a götürecek.


Bu açıklamanın ardından baş kondüktör bu sefer İkinci Mevki vagonlara gider. O vagonlardaki yolculara da şöyle seslenir;
Baylar, bayanlar!...

Trenimiz arızalandı. Şu karşı taraftan Aşkale-Erzurum minibüsleri geçiyor. Şimdi başınızın çaresine bakın ve treni tez elden boşaltın der.


Baş kondüktör daha sonra garibanların bulunduğu Üçüncü Mevki vagonlarına gider. Bu vagonlarda da bir telaş vardır. Garibanlar trenden inmeye çalışırlar. Onları gören Baş kondüktör inmek isteyenlere engel olur ve onlara;
Hele durun bakalım. Nereye böyle? Bu telaş niye, diye sorar.

Yolculardan biri baş kondüktöre;
Ağabey, belli ki tren arızalandı. Anlaşılan o ki, tamir edemediniz. Eh.. Biz de yavaş yavaş yürümeye başlayalım. Erzurum'a daha çok yol var, der.

Bu sözleri duyan baş kondüktör vagonun kapısını sert bir biçimde kapatır ve aşağıdaki yolculara şöyle seslenir;

Ula oğlum, siz gideceksiniz de, bu treni Erzurum'a kadar kim iteleyecek..?

Bu hikaye, memleketin durumunu bir bakıma özetlemiş.

Bu memleketin yükünü birileri taşımalı.

Ama sadece siz biz değil, onlar da taşımalı.

Memleketin en güzel en verimli en kazançlı yerlerinde olanlar, ara sıra vergi trenine bir bilet alsınlar ki, memleket için kimler bedel ödüyor herkes görsün.

Lakin; köylü, işçi, emekli, memur, öğrenci, çiftçi artık yeter diyor.

Bizden söylemesi; yurdum insanı üçüncü sınıf ağır yükünü, birinci sınıf bileti alanlarla bu yolu ve yolculuğu tereddütsüz şekilde artık paylaşmak istiyor.