2013 yılında Afet Riskli Alan ilan edilen 8 mahalle (Mustafa Kemal Paşa, İhsaniye, Hacıalibey, Yenimahalle, Işıklar, Mamure, Deliklitaş ve Kurtuluş) ile ilgili 2016 yılının Haziran ayında şöyle bir yazı kaleme almıştık:
“Büyükşehir Belediyesi 8 mahalleyi kapsayan bir Riskli Alan Projesini tamamladı.
Söz konusu proje kapsamında 6837 konut ve işyeri var.
Malik sayısı ise 8940 kişi.
***
Proje kapsamında:
-Jeolojik- jeot eknik etüt raporları hazırlanmış.
-Mevcut konum analizi yapılmış.
-Hak sahipliği tespiti ve dönüşüm modeli belirlemesi yapılmış.
-Eylem planı hazır hale getirilmiş.
-İmar plan taslakları yapılmış
Ve
-Kentsel tasarım projesi ortaya çıkartılmış.
***
Yani...
Yapılmak istenen proje ile ilgili olarak bir hayli yol alınmış durumda.
Önceki gün yapılan maketli tanıtımla birlikte:
-Mülk sahipleri, yani maliklerle uzlaşma başlatıldı.
-Bundan sonra mahallelerde proje tanıtım toplantıları yapılacak.
-En son olarak da söz konusu proje bakanlığın onayına sunulacak.
-Bakanlık onayı sonrasında ise müteahhit firmalar ile yapılacak olan anlaşmalar çerçevesinde projenin uygulama safhasına geçilmiş olunacak.
***
Her ne kadar projede bir hayli mesafe kat edilmiş olunsa da daha yapılacak çok iş var.
Söz konusu proje'nin Eskişehir'in merkezine çok değer katacağı bir gerçek.”
***
Yazımızı da “Yeter ki işin içine siyaset girmesin” temennisiyle bitirmişiz...
Biz temenni etmişiz ama siyaset bir şekilde girmiş işin içine...
Önce “Mağdurlar Derneği” kuruldu, sonra dava açılarak yürütmeyi durdurma kararı çıkartıldı.
***
Bu kararda, alanın tamamının iptal edildiğine ilişkin bir yorum olunca belediye bakanlığa görüş sordu.
Bakanlık önce bozmanın alan bazında olduğunu söyledi.
İlçe belediyeleri, bakanlıktan gelen cevap üzerine bu mahallelere ruhsat vermek durumunda kaldı.
Danıştay uzun bir süre sonra bozma kararının parsel bazında olduğuna karar verdi.
O süreçte verilen ruhsatlarla bu alanda dönüşüm imkansız hale geldi.
Bunun üzerine bakanlık, belediyeye verdiği dönüşüm yetkisini geri aldı...
***
Sonuç olarak:
8 mahallenin dönüşümü için İstanbul Üniversitesi tarafından yapılan proje de 8 mahallenin dönüşümü de heba olup gitti...
***
Hani geçtiğimiz günlerde AK Partililer mecliste “Ne oldu afet riskli 8 mahallenin durumu?” diye sordular ya...
Aslında süreç içinde yaşananlar, siyasetin de işin içine girmesiyle, projenin yapılmaması için ne gerekiyorsa yapıldığını, bundan sonra da kolay kolay yapılamayacağını gösteriyor sanki...
AK PARTİ CHP'NİN, CHP AK PARTİ'NİN YAŞADIKLARINI YAŞAMAYA BAŞLADI...
Biri iktidar, diğeri Ana muhalefet partisi.
AKP ve CHP…
Sağın ve solun iki ucunda ki iki parti.
Ne görüşleri benzer, ne siyaset yapış tarzları.
***
Örneğin;
AKP de kimin il başkanı olacağı aylar öncesinden bellidir. CHP’de ise, son gün aday olanın bile seçilme şansı vardır.
AKP’de biat kültürü yerleşmiştir. CHP’de ise, her üye adeta bir genel başkan havasındadır.
AKP’de il başkanı ve milletvekili öyle ulu orta eleştirilmez. CHP de ise, İl başkanı ve milletvekilinin eleştirilmediği an yok gibidir.
***
AKP’de öyle kavga gürültü olmaz. Olsa bile bu dışarıya yansımaz. CHP’de ise kavgasız gün geçmez.
AKP’de, parti içi yarış yoktur. CHP’de ise siyaset, parti içi yarış üzerine inşa edilmiştir.
AKP’de iş başına getirilen yöneticilere saygı duyulmak zorunluluğu vardır. CHP’de ise iş başına gelen yöneticilere eleştiri ve muhalefet esastır.
AKP’de ciddi çalışma esastır, CHP de ise çalışma pek sevilmez.
***
AKP, İlçe ve Beldelere sık sık ziyaret düzenler. CHP ise aynı ilçe ve beldelere tabela asmak için bile zor gider.
AKP en küçük bir programda bile hemen organize olur. CHP ise en büyük organizasyonda yöneticilerin yarısını dahi bulamaz.
AKP de teşkilat ile Belediye Başkanları arasında göstermelik de olsa birlik görüntüsü vardır. CHP de ise, Teşkilat ile Belediye Başkanları arasında ki husumet açık açık ortaya konur.
***
AKP, Camilerde, Kahvehanelerde ve evlerde siyaset yapmayı sever. CHP ise kahvehanelerde ve mekanlarda.
AKP seçim kazanmak için her yolu dener. CHP ise seçim kaybetmek için ne gerekiyorsa yapar.
AKP, toplantı üstüne toplantı yapmayı sever. CHP ise, "Kavga çıkar" endişesiyle toplantı yapmaktan kaçar.
AKP de esas olan yukarıdakilerin kararıdır. CHP de esas olan ise herkesin kendi kararı.
AKP’de "Seçimin önü arkası olmaz. Büyüklerimiz bilir" düşüncesi vardır. CHP’de ise önseçim isteği kaçınılmazdır.
***
AKP’de adaylar açıklanınca, herkes o aday etrafında toplanır. CHP’de adaylar açıklanınca ilk tepki partililerden gelir.
AKP’de geçmişi kurcalama huyu yoktur. CHP de ise, geçmişle ilgili bol bol kuyruk acısı vardır.
İşte bu yüzden…
AKP nin aldığı oy, yapılan bunca ciddi çalışmaya rağmen alınmış oydur. CHP nin aldığı oy ise, hiçbir şey yapılmadan alınan oydur.
Son olarak:
AKP’de biat etmek için büyük uğraş vardır, CHP’de ise biat etmeme direnci.
***
Son yapılan mahalli seçimlere kadar yukarıdaki tespitimiz geçerli bir tespitti.
Mahalli seçim sonuçları bir anda AK Partiyi muhalefet, CHP'yi ise iktidar konumuna getirdi.
Bununla birlikte yukarıdaki tespitler adeta tam tersine döndü.
Dikkat ediyorsanız AK Parti içinde artık genel başkan dahil, bakanlar, vekiller ve diğer tüm seçilmiş ve atanmışlar açık açık eleştiriliyor.
***
CHP'de ise parti içinde yaşanan eleştiriler ve vazgeçilmez kavgalar bitirilmiş görünüyor.
Dahası...
AK Parti'de partiyi savunanlar eleştir, CHP'de partiyi eleştirenler savunur hale geldi...
Velhasıl...
Son yapılan seçimin sonuçlarının yarattığı etkiden olsa gerek, neredeyse AK Parti CHP'nin, CHP ise AK Parti'nin yaşadıklarını yaşamaya başladı...
YAZIK! GERÇEKTEN ÇOK YAZIK!
Çiftçi kendisine uzatılan mikrofona konuşuyor:
“Bir daha ekmeyeceğim” diye başlıyor söze.
Ardından:
“Bu sene arpa ekmiştim. Kilosunu 7 liradan ancak satabildim. Külliyen zarardayım. 7 lira nedir yahu? Bir yıl uğraaştım, suladım, gübreledim, mazot yakıp, ilaç attım. Sonunda kilosunu 7 liradan sattım. 7 liraya bugün ancak tuvalete gidilebiliyor. Bize de yazık!”diyor.
Bu konuşmanın ardından merak ettik umumi tuvalet fiyatını.
Gerçekten 7 liraymış iyi mi?
Yani...
Bir kilo arpa fiyatı!
Yazık! Gerçekten çok yazık!