Dile kolay, aradan 64 yıl geçmiş!.. 
“27 Mayıs 1960’daki Cumhuriyet tarihimizin önemli bir kesini oluşturan 27 Mayıs askeri darbesinin üzerinden. Ve bugün dahi, sonuçları itibariyle “olayın niteliği” halen tartışılmakta;
-27 Mayıs bir darbe midir, yoksa devrim mi? 
O geçen süreçte tarihçilerin, araştırmacı yazar ve onları izleyen kamuoyunun bir bölümü “darbedir” derken diğer bir bölümünün yorumu şu yanıtıyla farklıdır;
-Evet, bir askeri darbedir. 
Ancak sonucu itibariyle aynı zamanda bir “devrimdir.” Nedir bu tartışmaların odak noktası?
-Yargılanan üç siyasi kimliğin, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın idam edilişi. 
Askeri darbedir, ama diyenlerin “devrim” tarafına koydukları nokta ise;
-1961 Anayasa’sının hazırlanışı ve halk oylamasıyla kabul edilmesidir. 

Özgürlükçü Anayasa’nın budanması!

O Anayasa’nın bugünlerde dayatıldığı gibi “Yeni bir Anayasa” çalışmalarının aksine (Siyasiler tarafından) değil seçimle oluşturulan, adına “Kurucu “Meclis” denilen bir kurul tarafından yapılması ve halkın oyuna sunulmasıdır.
Kurucu Meclis’te İstanbul, Ankara ve İzmir dışında kalan (o illerde 4-3-2 kişi) 1’er üyeden oluşmaktaydı. Bunlara ek olarak da Üniversiteler, Barolar, Kooperatifler ve Basın Meslek örgütlenmelerinden 10’a kişiden müteşekkil bir kurul. 

Neydi o Anayasa’nın “devrim niteliğinde” denilen temel özellikleri? Esas itibariyle;
-Milli, Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinin vaaz edilmesi… 
Alt başlıklarında ise; Yasama, Yürütme ve Yargının “Kuvvetler Ayrılığı” ilkesiyle birbirinden ayrılması. Bir başkası ise;
-Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin insan haklarına uyumda tavizsiz bir tutum içinde olacak olması…
Ve toplum düzenini, hakkı-hukuku düzenleyen sosyoekonomik yasaların Anayasa’ya uygunluğunu denetleyecek yasal düzenlemelerin uygunluğunu denetleyecek “Anayasa Mahkemesinin” oluşturulması. Ayrıca ekonomik kalkınma ilkelerini belirleyecek, bir disiplin altında denetleyecek bir başka kuruluş
-Devlet Planlama Teşkilatı…
Ayrıca basın özgürlüğünün ve de emekçilerin sendikalaşma, grev haklarının güvence altına alınması ve diğer temel haklar gibi…
*** 
Gerçi kabulünden 5-6 yıl geçmeden liberal çevrelerin “sızlanmaları” başlayacak, Başbakan Süleyman Demirel’in tanımı ile “Anayasa’nın topluma bol gelmesi (!)” gibi yakınmalar eksik olmayacaktır…

Karşıdevrim gibi iki darbe daha.

Nitekim aradan 11 yıl geçtikten sonra bu kez Türk silahlı kuvvetlerinden demokratik parlamentoya bir “Müdahale” daha gelecektir. TSK’nın üst kademelerindeki komutanlarının 12 Mart 1971 darbesi;  
-Müdahalenin adı da muhtıra olacaktır!..
Bunun gerekçesi de sağ ve sol gençlik grupları arasındaki kanlı çatışmalar ve cinayetleri “önlemek” olsa da bu muhtıra da “darbe” olarak geçecektir tarihe. Sonuç, Demirel Hükümetinin istifası ve Nihat Erim başkanlığındaki hükümet tarafından Demirel’in işaret ettiği doğrultuda Anayasa’nın insan hakları ve demokratik geleneklerin yok edileceği; 
-1961 Anayasa’sının budanması!..
Bu iki darbenin bir sonucu olarak 27 Mayısta Demokrat Parti Hükümetinin Başkanı Adnan Menderes ile iki Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamlarını kayda getirmiştik. Buna karşılık, yurtsever üç devrimci gencin idamları; 
-Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan. 
Böylece “Üçe-Üç “ mantığı ile “intikam” alınmış olacaktır!.. 

Faşist darbe; 12 Eylül 1980!..

Ve aradan 9 yıl geçtiğinde bir darbe ile daha karşılaşacağız. Onun da gerekçesi , 976’lardan daha da artan sayıda kanlı gençlik hareketleri, 977’ yine Taksim ‘deki kanlı 1 Mayıs ve diğer toplumsal olaylar. 
12 Eylül’de Bıçak gibi” kesilecek tüm bu olaylarla üç yıl sürecek “Evren Cuntası” olarak tarihe kazının bu darbede de çok sayıda genç idam edilirken, aydınlar ve gazeteciler Zindanlarda işkenceden geçirilecektir. Sonuç;
-Budana-budana kuşa dönmüş 82 Anayasası!..
 Aynı zamanda;
-Son 10 yıldır tartışa geldiğimiz 2018’de “hayata geçirilen “tem adamlı” rejim değişikliğinin başlangıç noktası olacaktır. 
***
Okura Not;
Başlıkta ifadesini bulan Taksim Gezi Parkı olaylarını Salı günkü yazımızda irdelemeyi  sürdüreceğiz. 

S A270F5Eb2C6Df09B7F222A4Db606A5624000Abb7

27 Mayıs sonrası İdam edilenlerden biri de Eskişehir Milletvekili ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’dı.