Büyükerşen'in aday olmayacağı düşüncesi, aday olsa da eskisi gibi destek alamayacağı tahmini, MHP'nin aday çıkartmayacak, İYİ Parti'nin aday çıkartacak olması, CHP seçmeninin sandığa küsmesi gibi gerekçeler, AK Parti'de "Seçimi şimdiden kazandık" algısına yol açı.
***
İşte bu algı da belediye Başkan aday adayları sayısının artmasına neden oldu...
AK Parti'de özellikle Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı belediyeleri için bir hayli fazla sayıda aday var.
***
AK Parti'de belediye başkanlığı için aday adayı bolluğu yaşanıyor yaşanmasına da, aday adayları arasında da adeta "Hasan" bolluğu yaşanıyor.
Benim tespit edebildiğimiz kadarıyla, AK Parti'de aday adaylığını bizzat ilan eden ya da ismi aday adayı olarak geçen, ismi Hasan olan 6 isim var...
Hasan Murat Mercan, Hasan Basri Yalçın, Hasan Hüseyin Köksal, Hasan Gönen, Hasan Mandal ve Hasan Tuç.
Nasıl bir tesadüfse artık!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
İKİNCİ ASRIN İLK YAZISI OLACAKTI AMA...
Eskişehir, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren son derece modern, sosyal, kültürel ve toplumsal yaşamın dolu dolu yaşandığı kentlerden biri olmuş.
***
Bunu nereden mi biliyoruz?
Yolu bir şekilde Eskişehir’e düşmüş, bu şehirde kısa da olsa yaşama imkanı bulmuş örneğin Köy Enstitülerinin kurucusu olan İsmail hakkı Tonguç’un yazdıklarından öğreniyoruz.
Mesela...
Bir süre Mihalıççık ilçesinde yaşayan Atatürk’ün manevi kızı Ayşe Afet İnan’nın hatıralarından, öğretmen olarak ilk görev yeri Eskişehir olan Muazzez İlmiye çığ’ın röportajlarından, Eskişehir’de Kızılay adına gönüllü çalışan Halide Edip Adıvar’ın kurtuluş savaşı sırasında ve sonrasında yazdığı romanlardan öğreniyoruz…
***
Hemen hepsi Eskişehir’i tanımlarken, yıllar öncesinde bile, şehirde yaşayanların modernliğine ve şehrin sosyal-kültürel ve toplumsal hayatının mükemmelliğine vurgu yapmışlar.
***
Peki bunun nedeni ne olabilir?
Bizce tek bir nedeni var: O da Cumhuriyetin ilk yıllarında Eskişehir’e yapılan sanayi kuruluşlarının şehre bu özellikleri kazandırması olsa gerek...
Eskişehir’de yaşayan her 10 kişiden 3-4’ünün çalıştığı devlete ait Basma, Şeker, Demiryolları gibi fabrikalardan söz ediyoruz.
Peki nasıl oluyor da bu fabrikalar Eskişehir’in modern, sosyal ve kültürel yaşama sahip bir kent olmasını sağlıyor?
Bunun için o fabrikalara detaylı olarak bakmakta fayda var…
Zira o fabrikalarda Cumhuriyetin ta kendisi var…
***
Zamanın o müthiş kafası fabrika yaparken sadece üretimi düşünmemiş…
Fabrikayla birlikte, çalışanların her türlü ihtiyacını rahatlıkla giderilebileceği donatılara büyük önem verilmiş.
Örneğin; Hepsinin fabrika sahası içinde bir Sinema, Tiyatro ve düğünler ile özel günler için planlanmış birer salon mutlaka konulmuş.
Hepsinin içinde bir spor sahası, konaklama dahil bir sosyal tesis ve lokal, her türlü ihtiyacın temin edilebileceği birer kantin, kütüphane, yatakhane, dershane, lojmanlar, mesire ve dinlenme alanları ile bolca yeşil alan mutlaka yer almış.
***
O yüzden:
Bu fabrikalarda çalışanlar ile ailelerinin, Sinema-Tiyatro-konser gibi bir özlemleri hiç olmamış mesela…
Spor’dan pikniğe, eğlenceden sohbete kadar her türlü sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılama imkanı bulmuşlar.
Sağlanan bu imkanlardan şehir halkının da olabildiğince yararlanması sonucu, bu kent Cumhuriyetin kazandırdığı sanayi yatırımları ile modern, sosyal ve kültürel bir kimliğin sahibi, yani tam bir Cumhuriyet kenti olmuş.
***
Düğünler bu fabrikaların salonlarında yapılmış.
Sporcular bu fabrikaların saha ve salonlarında yetişmiş.
Şehir halkı sinema, tiyatro ve konserleri bu fabrikaların salonlarında izlemiş.
Ülkeye hizmet etmiş pek çok değerli insan eğitimleri sırasında bu fabrikaların yurt ve misafirhanelerinde barınmış.
***
Sonuç olarak:
Cumhuriyet bu şehre çok şey sağlamış.
Bu şehir de "Cumhuriyet kenti" kimliği ile Cumhuriyete hep sadık kalmış.
***
Bugün bu sütunlarda Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk yazısını kendimizce yazmayı düşünmüştük.
Tahmin edeceğiniz üzere; ikinci yüzyılın ilk yazısı bundan 100 yıl önce ve mükemmel bir şekilde zaten yazılmış.