9 Eylül 1923’te kurulan CHP, yarın 100. Kuruluş yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘kurucu ve ilk siyasal partisi olan’ CHP yeni yaşına “Geçmişin mirasıyla yeni yüzyıla Ata’mızın gözünden bakıyoruz” sloganıyla giriyor.
Genel seçim sonrasında yaşanan hayal kırıklıkları ve mutsuzluk ortamında 100. yıl coşkusu ne kadar yaşanabilir bilemiyorum.
Geçmişe bakarak bugün için de heyecanları tazelemeye çalışmak doğru bir başlangıç olabilir.
Tek parti olarak 1946 yılına kadar ülkeyi yöneten CHP’nin,
Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti olarak çağdaş ufkunu belirleyen,
Yaşam tarzı ile ilgili köklü devrimler yapan,
Savaş sonrası dönemde devletçi ekonomi politikasıyla sanayileşmenin öncü kurumlarını kuran bir parti olduğunu hep hatırda tutmak gerekli.
Demiryolu yapımına önem veren Sümerbank, Etibank, Şeker fabrikaları, havacılık kurumları ve birçok yatırımla en temel toplumsal ihtiyaçları kendi kaynaklarıyla karşılayan anlayışın hakim olduğunu da gözden uzak tutmamalı.
…
Kurtuluş savaşı sonrası her bakımdan zorluk içindeki bir ülkeyi ayağa kaldıran CHP’yi anlatırken belirleyici olan 6 oku kayda geçmekte yarar var.
Cumhuriyetçilik, halkçılık, laiklik, milliyetçilik, devletçilik, devrimcilik olarak tanımlanan 6 ok zaman içinde değişim geçirmesine karşın bugün hala parti programının esasını oluşturmaktadır.
CHP:
Cumhuriyetçidir. Türkiye Cumhuriyeti, tüm yurttaşların ilke ve ideal beraberliği üzerinde kurulmuştur. Tebaanın yerini yurttaşın almasıdır.
Milliyetçidir. Atatürk milliyetçiliğini temsil etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti din, dil, ırk ve etnik köken temelleri üzerinde değil siyasal bilinç ve ideal beraberliği üzerine kurulmuştur.
Halkçıdır. Siyasal meşruiyetin temeli halkın iradesidir.
Devletçidir. Yurttaş devlet için değil, devlet yurttaş için anlayışının yaşama geçirilmesidir.
Laiklik ilkesinin temel amacı ise aklın özgürleşmesidir. Cumhuriyetin temel taşıdır. Anayasamızın değiştirilemez ve vazgeçilemez hükmüdür.
Devrimcidir. Çağdaş düşüncelere açık olarak süreklilik içinde yeni yaşam ve yönetim biçimlerine dönüşmektir.
…
CHP 1950’li yıllara kadar olan tek parti döneminden sonraki süreçte Bülent Ecevit’in liderliğindeki 1977-1979 yılları dışında tek başına iktidar olamadı.
1999 yılında baraj altında kalarak Mecliste temsil edilemedi.
2002’den itibaren ise çok çaba harcamasına karşın AKP iktidarına karşı başarılı olamadı.
Genel seçimdeki başarısızlıklara karşın 1989 ve aradan geçen 30 yıl sonra 2019 yerel seçimlerinde İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirleri kazandı.
SHP’nin yer aldığı koalisyon dönemlerini kenarda tutarsak CHP çok uzun yıllardan beri iktidar olamadı ve 6 okuyla belirlediği vizyonunu ne yazık ki yaşama geçirme olanağı bulamadı.
…
CHP’nin iktidarda olamadığı yılların sonunda yitirdiğimiz değerlere bakıldığında üzülmemek elde değil.
Eğitim sisteminin laiklik ekseninden koparılmış olması kendi başına üzerinde durulmayı hak ediyor.
Karma eğitimi hedef alan yaklaşımlar ülkemizin derin bir gericiliğe taşınmak istendiğini ortaya koyuyor.
Medeni yasa, kadınların kazanılmış haklarına yapılan müdahaleler de çok geriye düştüğümüz başlıklar arasında.
Kadın erkek cinsiyet eşitliğini gözeten anlayış terk edilmek isteniyor.
Başlıkları uzatmak mümkün.
…
Gerici ve Türkiye’nin demografik yapısını köklü olarak değiştirmeyi hedefleyen yönetim anlayışının son bulması için CHP’nin iktidar olması gerekli.
CHP, ikinci yüzyılında ‘değişen ve yenilenen kadrolarıyla’ yola çıkabilmek için yaklaşan kurultay öncesinde önemli bir yol ayrımında.
Ülkemizin aydınlık geleceği için ‘geçmişinden ve temel değerlerinden aldığı güçle yeni bir başlangıç yapmak’ zorunda.
Başta Genel Başkan olmak üzere parti yöneticileri taşıdıkları sorumluluğun gereğini yaparak ‘toplumsal değişim talebini doğru görmeli’ ve ‘yenilenmeye’ olanak sağlamalıdır.
Umarız bu kez tam da yerel seçim yaklaşırken ‘toplumsal heyecanı yükseltmenin’ gerekleri yerine getirilir.
…
CHP’nin 100. Yıldönümü kutlu olsun.