Yaşadığımız çok önemli sorunlar varken çeşitli ortamlarda yine CHP’nin iç işleri konuşuluyor.
İktidarın en başarılı olduğu alanlardan birinin ülkenin gerçek sorunlarını gündeme taşımak yerine ana muhalefet partisi CHP’yi tartışmaların odağında tutmak olduğu söylenebilir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin güçlü Cumhurbaşkanı adaylarından biri olan Ekrem İmamoğlu’na yargı eliyle ‘siyaset yasağı getirilmesi’ tehdidi iktidar tarafından çok etkili bir şekilde kullanılıyor.
Siyasallaşan yargı kararları ve muhalefet için giderek dar alana sıkıştırılan siyaset CHP yönetimini yeni kararlar almaya zorluyor.
Bu kapsamda CHP’de zamanında yapılırsa daha çok süre olmasına karşın Cumhurbaşkanı adayının çok erken bir tarihte ‘ön seçimle’ belirlenmesi gibi yorumlanması zor bir süreç yaşanıyor.
Gelişmeler gösteriyor ki iktidar kanadı CHP’nin ‘iç işleyişinin’ doğrudan belirleyicisi haline gelmiş durumda.
…
Diğer yandan CHP’yi tartıştırmak bakımından önceki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve çevresinin performansının da iyi (!) olduğu söylenebilir.
28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybeden ve yine partisine Meclis çoğunluğunu kazandıramayan Kemal Kılıçdaroğlu hala başarısızlığının sonucuna katlanmış değil.
Kamuoyunun beklentisi ve ‘siyasi etik’ gereği seçimi kaybettiği belli olduğunda ‘Genel Başkanlıktan ayrılacağını’ açıklaması gerekirdi.
Ancak beklenen olmadı.
Aradan geçen 5 aydan sonra 4-5 Kasım 2023 tarihinde toplanan CHP Kurultayında hiçbir şey olmamış gibi yeniden Genel Başkan adayı oldu.
İlk turda rakibi Özgür Özel’den daha az oy almasına karşın 2. turda da yarışa devam etti ve seçimi kaybetti.
2000 yılındaki Kurultayda görevdeyken aday olup kaybeden bir yıldır görev yapan Genel Başkan Altan Öymen dışında parti tarihinde ilk kez bir Genel Başkan görevi başındayken aday olduğu bir kurultayda yenilerek görevi bırakmış oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığı kaybettikten sonra da başkentte büro açarak ‘aktif siyasete’ devam etme hevesinde olduğunu ortaya koydu.
…
Devamında ise fırsat buldukça CHP’nin mevcut yönetimini eleştirmekten geri durmadı.
Geldiğimiz noktada “Şaibeli kurultay” iddiasını ortaya atarak üzerinden 15 ay geçmiş olan CHP Kurultayı ile ilgili ‘soruşturma açılmasını’ sağladı.
Katıldığı televizyon programında “Bir şey varsa partinin kirlilikten arınması gerekir” diyerek ortalığı yok yere bulandırdı.
“Şaibeli kurultay, şaibeli Genel Başkan” söylemine fırsat yaratmak önceki dönem CHP Genel Başkanına yakışan bir davranış olmadı.
Kendisinin iktidarın CHP’yi yıpratma siyasetine malzeme verdiğini yılların siyasetçisi olarak bilmemesi düşünülemez.
…
Siyasette;
Saygınlıkları korumak
Bir bilen konumda kalmak
Görüşüne başvurulur olmak
Elbette ki çok önemlidir.
Yenilgiyi kabul etmek ‘en tutarlı’ yoldur.
Eğer çevresinin etkisiyle yanlışlıklar yapılıyorsa da ‘çevresini değiştirmeyi’ bilmektir.
…
CHP’li Belediyelere yönelik gözaltılar ve cezalar hız kesmeden devam ederken CHP yönetimi ile uğraşmak yerine mevcut parti yönetimine destek vermek gerekmez mi?
Kendisinin “Emekliye ayrılıp köşesine çekilmesi” CHP’nin ve ülkenin menfaati için daha iyi olmaz mı?
Not: CHP’de geçmiş dönemlerde Milletvekilliği ve Belediye Başkanı adaylıkları olan partide yöneticilik görevlerinde bulunan sendikal mücadelenin örnek isimlerinden parti büyüğümüz Erol Sönmez’i kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz. İlerleyen yaşında bile partiye dönük ilgisini hiçbir zaman kaybetmedi, bulunduğu ortamlarda görüşlerini heyecanla ifade etti.
Başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Kendisini her zaman saygıyla, sevgiyle anacağız.