6 Şubat depremlerinin 2. yıldönümü nedeniyle hüzünlü ve daralmış bir durumdayken telefonum çaldı.
Arayan kişi ‘Aile hekimimin hemşiresi’ olduğunu söyledi.
Böyle bir arama ile ilk kez karşılaştığım için önce arayan kişinin doğru olup olmadığını anlamaya çalıştım.
Kısa bir duraklamadan sonra hemşire “6 ayda bir Aile hekimine kontrole gelmem gerektiğini” söyledi.
Tahlil yaptırmam için Aile Sağlığı Merkezine davet etti.
Konuşmanın devamında obezite kontrolu için olduğunu belirterek aile bireylerinin ‘boy ve kilo bilgilerini’ de sordu.
Sağlık sorunu yaşamadığım halde neden 6 ayda bir Aile hekimine kontrole gitmem gerekiyor?
Anlamakta zorlanıyorum.

Kafa karışıklığını gidermek ve uygulamayı öğrenmek için EBTO Başkanı Dr. Nazan Aksaray’ı aradım.
Nazan hanım yaşananların “İş bırakma eylemleri yaptıkları, iptal edilmesini talep ettikleri Aile hekimliği yönetmeliğinden’ kaynaklandığını anlattı.
Yeni getirilen düzenlemelerle ilgili Aile hekimleri ya da hemşirelerinin vatandaşları aramak zorunda kaldığını Sağlık Bakanlığının vatandaşla muhatap olmadığını belirtti.
Öğrendim ki 6 ayda bir kontrole gitmezsem gerçekten de Aile hekiminin maaşından kesinti yapılıyor.
İhtiyaç olmasa bile 6 ayda bir Aile hekimine gitmek zorundayız.
Kontrole gitmemenin vatandaşa bir yaptırımı yok ancak ceza aile hekimine kesiliyor.
Aile hekimlerinin bahsedilen kontroller nedeniyle ‘iş yükü’ çok artmış durumda.
Bu tablo karşısında doktorların birçoğu yurt dışına gitmeye çalışıyor.
Aynı şekilde Aile hekimi ile çalışan hemşireler de kamu kurumlarındaki görevlerine dönme çabası içinde. 

Nazan hanım başka çok önemli bir sorundan da bahsetti.
Söylediğine göre hastaların sağlık bilgilerinin yer aldığı e-nabız üzerinden yürütülen takip sistemi olmasına karşın HYP (Hastalık Yönetim Platformu) denilen ayrı bir programa da hastaların kişisel bilgileri giriliyor.
Hastaların onayı ve bilgisi olmadan bu uygulamaya veri aktarılıyor.
Başka bir veri tabanına kişisel bilgilerin neden yüklendiğine dair ise açıklama yok.
Bu bilgiler hangi amaçla, nerelerde kullanılıyor önemli bir soru işareti olarak karşımızda duruyor. 
Bilgileri girmek istemeyen Aile hekimlerinin ise yine maaşından kesinti yapılıyor.

Neresinden tutulsa elde kalıyor. 
Aile hekimleri hekimlik yapmaya çalışırken sürekli bir ‘maaştan kesinti tehdidi’ ile karşı karşıya.
Vatandaş açısından da sağlık sorunu olmasa bile ‘kota doldurmak’ için aile hekimine görünmek gibi saçma bir durum var.
Sağlık sorunu olan ve yılda 7 defadan fazla hastaneye gidenler için de yine sonuç aynı.
Aile hekiminin maaşından kesinti yapılıyor.
Mide koruyucu ilaçlar ve antibiyotikler için kısıtlama var.

Gelinen noktada vatandaş olarak Aile hekimi uygulamasını reddetme şansımız ne yazık ki yok.
CİMER’e yazarak uygulamaya yönelik itirazlarımızı bildirebiliriz. 
Diğer yandan “Sağlık sistemini sürdürülemez” hale getiren bu tür uygulamalarla ilgili Aile Sağlık Biriminde görev yapan Aile hekimi, hemşire ve ebelerin yaşadıkları sorunların çözülmesi için destek olmalıyız.

Aile hekimliği uygulamasının saçmalıkları bir yanda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 1.1.2025 tarihinde yürürlüğe giren bir uygulaması da anlaşılır gibi değil.
Yasaya göre en az 1 çalışanı olan işyerleri “İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi hizmeti” alacak.
Dikkatinizi çekerim “En az 1 çalışan” deniliyor.
İş Güvenliği Uzmanları ve İşyeri hekimleri alınmasınlar ama gerçekten de sadece 1 çalışanı olan ‘en küçük işyeri’ için yeni bir ‘maliyet kalemi’ ortaya çıkıyor.
Umarım bu düzenleme ‘kayıt dışılığa’ yol açmaz.
Hangi mantıkla böyle bir uygulamaya gidildi?
Anlamak mümkün değil.

Kamu yönetiminin uygulamaları mı tuhaf yoksa vatandaş olarak biz mi anlamlandırmakta sıkıntı yaşıyoruz?