CHP ESKİ İL BAŞKANLARININ WHATSAPP GRUBU VE ÖN SEÇİM MUHABBETİ!

İsmet Süder CHP’nin eski il başkanlarından.
Partinin de önemli ve saygı duyulan bir ismi.
Geçenlerde “CHP’de ön seçim samimiyetsizliği” başlığıyla köşemizde kaleme almış olduğumuz yazıyı ve bu yazıyı onaylayan CHP il başkanı Recep Taşel’in “Ön seçim yapılmazsa milletvekili aday adaylığı dosyası vermeyeceğim” açıklamasını okumuş.
***
Aradı ve “Haklısın” dedi önce.
Ardından da:
“Bizim partimizde ön seçim istekleri samimi değil. Gerçekten samimi ve kararlı olunsa bir örgüt şehrinde kesinlikle ön seçim yaptırır. Genel merkez de genel başkan da buna engel olmaz, olamaz” dedi.
***
Ardından çok da ilginç bir örnek verdi İsmet Süder.
CHP’de eski il başkanları whatsapp grubu oluşturmuş.
Recep Taşel’in bize yaptığı  “Ön seçim olmazsa aday adaylığı dosyası vermeyeceğim” açıklamasını bu grupta paylaşarak “Gelin eski il başkanları olarak Recep Taşel’e ön seçim konusunda yaptığı çabaya destek verelim.” Önerisinde bulunmuş.
***
Herkes görmezden gelmiş öneriyi…
“Ne yazık ki Ersen Yeniceli’den başka bu öneriye cevap veren ve onaylayan eski il başkanı çıkmadı. Bu da senin yazdıklarını doğruluyor. Ön seçim konusunda samimiyet yok! Halbuki ön seçim partiye hareket, heyecan getirir. Son yapılan kongrede çarşaf liste uygulanmasının ne kadar heyecan yarattığı bunun en somut kanıtıdır.” dedi

İSMET SÜDER-1

*********

BİZİ DİĞER YALAYANLARLA KARIŞTIRMAYIN!

Kılıçoğlu’nun 95'nci kuruluş yıldönümü kutlandı önceki akşam.
Program aynı zamanda Barış Özaydemir’i anma etkinliğiyle iç içe olunca duygusal anlar da yaşandı. 
***
Ünlü sanatçılar Metin Uça ile Sunay Akın ellerinde Kılıçoğlu üretimi olan kiremit ile çıktı sahneye.
İzleyicilerin şaşkın bakışları arasında başladılar kiremiti yalamaya…
Yanlış duymadınız…
İkisi iki yandan bir güzel yaladılar ellerinde tuttukları kiremiti…
***
Baktılar izleyiciler bu acayip durum karşısında iyice meraklandı; açıkladılar:
-“Bu yaptığımız aslında Kiremitin ilk kalite kontrol yöntemidir.”
***
Yöntemin nasıl işlediğini ise yönetim kurulu başkanı Savaş Özaydemir şöyle anlattı:
-“Yaladığınızda tükürüğünüz tamamen emiliyorsa kiremit iyi pişmemiş, gözenekli kalmıştır. İşe yaramaz. Tükürüğünüz olduğu gibi üzerinde kalıyorsa, çok pişmiş, seramik olmuştur. Soğukta çatlar kırılır. Yine işe yaramaz. En sağlıklısı bunun ortasıdır. Yani tükürüğün ne tamamen emildiği ne de tamamen emilmediği kiremit kaliteli üretilmiş kiremittir”
***
İşte bu açıklama sonrası sahnede niçin kiremit yaladıklarını bir daha hatırlatan Uça ve Akın ilginç bir gönderme geldi…
Her ikisi de aynı anda “Ne olur bizi diğer yalayanlarla karıştırmayın!”

METİN UÇA


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

DÜZEN DEĞİŞSE NE FAYDA?

Hasbelkader bazı ülkelere gitme, görme imkanı buldum.
Her gittiğim ülkede de dikkatim çeken tek konu vardı…
Yönetim şekli ne olursa olsun bir yöneten ve bir yönetilenlerin olması ve sistemler farklı olsa da yönetilenlerin her sistemde yönetilenler tarafından eilmesi.
***
Örneğin Rusya’da, St Petersburg şehrinde müthiş bir savaş anıtını gezmiştim.
Anıt, Rusya’nın Alman işgalinden kurtuluşu esnasında verilen mücadeleyi simgeleyen devasa heykellerle dolu.
Anıtın bulunduğu yerin alt kısmını da müze haline getirmişler…
Müzenin içinde ise, Alman işgali esnasında Rus halkının çektiği çilenin filmleri gösterilip, materyalleri sergileniyor.
Bu son derece etkileyici kurtuluş anıtı ve müzesinin tam karşısında ne var biliyor musunuz?
Almanların en ünlü bira markasının devasa bir mekânı!
Neredeyse bütün şehir halkı bu mekânda Alman biralarını alıp, gayrı ihtiyari savaş anıtının karşısına oturup, hem eğleniyor, hem de gün boyu içkilerini içiyorlar…
Dışarıdan baktığınızda manzara resmen “Öyle işgal edemedik ama böyle işgal ettik işte!” der gibi…
***
Birleşik Arap Emirlikleri örneğin:
Bazı Emirliklerde resmen şeriat hükümleri uygulanıyor.
Bazılarında ise durum biraz daha hafifletilmiş.
Fakat tümünde uygulanan birilerine ayrıcalıklar tanıyan bazı kurallar var.
Ülkede içki satışı ve içilmesi kesinlikle yasak…
İçki içen ağır cezalara çarptırılıyor.
Ancak…
Paranız varsa, zengin ve ayrıcalıklıysanız,  gittiğiniz her otelin yemek yenilen bölümünde istediğiniz içki masanıza geliyor.
Yeter ki paradan ve güçten haber verin.
Yasak olan sadece, içkinin sokakta içilmesi ve satılmasından ileriye gitmiyor.
***

Vietnam örneğin:
Yönetim şekli Komünizm olan nadir ülkelerden biri…
Başınızı nereye çevirirseniz çevirin yoksulluğu görebiliyorsunuz.
Nüfusun önemli bir bölümü belki de günde 1 öğün yemek yiyor.
Şehrin ortasında devasa 2 büyük göktelen var.
Göktelenlerden birisi Amerika’nın en ünlü hamburger markasına ait…
Diğeri de aynı ülkenin diğer bir fast-food zincirine…
Vietnamlıların ülkelerinin işgalden kurtulması için yaptıklarını bildiğimiz için, durum biraz garibinize gidiyor ve soruyoruz “Bu markalar buraya nasıl gelebildi?” diye…
Kısa ve net cevap veriyorlar:
-“Bu markaların ülkeye girmesi için iktidarda bulunan partinin üst yöneticileri yakınlarına özel izin çıktı”
***
Sonuç olarak:
Yönetim şeklinin ne olduğu hiç mi hiç fark etmiyor…
Bir yönetenler var her sistemde bir de yöneltenler…
Yönetenler sistem ne olursa olsun, ülkelerinin geçmişte ne yaşadığına bile aldırmadan istedikleri her kararı menfaatleri doğrultusunda alabiliyorlar.
Yönetilenler ise her sistemde aynı yerde ve konumdalar…
Vaziyet tam da düzen-düzülen benzetmesini harfiyen doğruluyor.
***
Seçim öncesi böyle bir yazıyı kaleme almamın tek nedeni var.
Kim kazanırsa kazansın yine yönetenler yine yönetilenler olacak…
Seçim sonuçlarına göre belki biraz daha rahatlama ya da biraz daha rahatsızlık çıkacak ortaya bilemiyoruz ama…
Her iki tarafın da pozisyonları çok da değişmeyecek…
Zira…
Bu iş böyle gelmiş böyle gidecek!