Bugün benden size kısa bir öykü, ama oturaklı bir öykü… Seksenli yıllar, Berlin Olimpiyat Stadyumu... Alman gençler doldurmuş stadı. Çünkü 20. Yüzyıl’ın en önemli filozof-sanatçılarından, şarkı sözlerini sistem eleştirisi üzerine yoğunlaştıran, “gitar notalarla küfredebildiğim tek enstrüman” diyen caz ve rock idolü Frank Zappa konser verecek. Ama bir sorun var: Konser saati gelmiş olmasına rağmen Zappa yok ortada! Yarım saat, bir saat geçiyor, yok yok yok... Tam iki saat sonra teşrif ediyor nihayet ağır adımlarla sahneye çıkıyor, mikrofonun önünde durup seyirciye bakıyor. Sonra eliyle bir Nazi selamı çakıveriyor ve aniden bağırıyor: “Heil Hitler!” Stadyumda ölüm sessizliği... Berlinliler şaşkın... Yavaş yavaş bir homurtu yükselmeye başlıyor. Sahnedeki adamsa hiç oralı değil. Tekrar çakıyor Nazi selamını: “Heil Hitler!” Seyircilerin küçük bir kısmı, aynı şekilde bağırarak cevap veriyor ona. Ama sanatçı hâlâ memnuniyetsiz… Daha sert bir Nazi selamı veriyor ve yine bağırıyor avazı çıktığı kadar: “Heil Hitler!” Bu sefer seyirci daha hazırlıklı... Stadyumun yarıya yakını, sahnedeki adamın söylediği şeyi bir ağızdan tekrarlıyor. Ne var ki tatmin olmuyor Frank Zappa... Karşısındaki binlerce kişiye ters ters baktıktan sonra yine veriyor o selamı, yine bağırıyor: “Heil Hitler!” Kitle artık ne yapması gerektiğini anlamış durumda. Hep bir ağızdan; “Heil Hitler!” diye cevap veriyorlar, bütün stadyumu inleterek... Bir sessizlik oluyor. Kısa ama gergin bir sessizlik. Frank Zappa’nın sözleri bozuyor sessizliği: “Eyyyy Almanlar, gördüğüm kadarıyla siz hâlâ akıllanmamışsınız. Size konser falan yok!” Dönüyor arkasını ve çekip gidiyor sahneden…
Benim şimdi durup dururken nereden aklıma geldi ki bu öykü? Ama öğrendiğimden beri merak ve endişe içindeyim de ondan herhalde.  Ya bizde de biri çıkıp avazı çıktığı kadar ‘'Padişahım sen çok yaşa!’’ diye bağıracak olursa diye çok korkuyorum…