Modern dünyada eğitim toplumların geleceğini şekillendiren en büyük yapı taşıdır.
Yaşadığımız yüzyıl “bilgi ve teknoloji çağı” olarak tanımlanmaktadır.
Bilginin çok hızlı üretilmesi, yaygınlığı ve dijitalleşmeyle beraber herkesçe kolayca ulaşılıyor olması yaşamı kolaylaştırırken, bazı sorunları da beraberinde getirmektedir.
Oysa bilgi salt gerçeklerden oluşur. Ona ulaşmak için çaba ve bir süreç gerekir. Kişisel deneyim ile detaylı araştırma ise olmazsa olmazıdır.
Dijitalleşmeyle birlikte, sosyal medyanın yaygınlığı, enformasyonun çokluğu göz önüne alındığında ise yanıltıcı ve yönlendirici birçok sorunla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz.
Tam da bu noktada, Milli Eğitim Bakanlığına çok büyük iş düşüyor. Bilgi ve eğitim konusunda, öğretmen, öğrenci ve ailenin sorunları, doğru eğitim politikaları ve yaz-boz tahtasına dönen eğitim sistemimizin dünü bugünü ve yarınını ele almak zorunda.
2024-2025 Eğitim ve Öğretim yılının ilk yarıyılı bitti. 17 Ocak itibariyle tatil başladı. Çocuklar karnelerini aldı, başarı veya eksiklikleri notlandı. Kimi tatile kimi evde, köyde, sokakta, çarşıda, pazarda kimi de dört duvar arasında bütün gün telefon, televizyon ve tabletle 15 gününü geçirecek.
…
İlgili kurumlar süreci değerlendirmek adına, yapılan araştırmaların sonuçlarını, hazırlanan raporlarla eğitim konusundaki artı ve eksileri bir nevi ölçüyor.
Bu araştırma ve raporlarda elde edilen bilgilerde, ilgili bakanlığın sınıfta kaldığı, hükümetin ise hedeflediği noktaya çok uzak olduğu görülmektedir.
Eğitim-Sen ve Eğitim İş Sendikalarının yayınladıkları raporlara göre
-Eğitimde Ticarileşme ve dinselleşme artarak devam ediyor.
-Altyapı ve kalabalık sınıflar sorunu artarken,
-Her geçen gün okuldan kopan çocuk sayısı da artış yaşanmakta,
-Ücretli öğretmenler ve atama sorunları,
-MESEM ve çocuk işçiliği,
-Temel kırtasiye ihtiyaçları, yüksek maliyetler ve ailelerin durumu.
-Cinsiyet eşitsizliği ve çocuk ölümleri,
-Okul öğünü, temizlik ve beslenme sorunları,
-Laboratuar, araç gereç ve uygulamalı eğitim için gerekli bilgi, ekipman, yetişmiş eleman sorunu olarak sıralanıp gidiyor.
…
Peki eğitimde bu kadar eksik varken ve yolun yarısına gelmişken Milli Eğitim’in politikaları geleceğe ışık tutuyor mu? Görünür de pek bir iyileşme yok.
Ancak öğrenci, değerli bir cevher gibidir. Kimin elinde işlendiği, hangi ustaya denk geldiği çok önemli, ülkenin her bir ferdi her bir öğretmeni; bilgi, ekonomik imkan, liyakat ve sevgiyle donatılmadıkça eğitim sistemimizin düzelmesi çok zor.
Eğitimde; Finlandiya, Almanya, Amerika yada gelişmiş diğer bir ülke eğitim konusunu ve sorunlarını nasıl başarmışsa. Biz de iyi örnek, yöntem ve sistemleri uygulayarak başarabiliriz.
Aksi takdirde ilkokuldan üniversiteye, yaşadığımız bilgi çağında, bilime, teknolojiye ve insana değer vermezsek, çağı yakalamak olanaksız hale gelir.
Bilimin ışığında, uzayı keşfeden ülkeler yeni çağın kapılarını aralarken, patates soğan kuyruğunda, yolun yarısında kalmış bir eğitim sistemiyle geleceğe güvenle bakmak sadece hayal olur.
Joseph Joubert; “Eğitimden geçmeyen hayal gücüne sahip olanların, kanatları vardır; ama ayakları yoktur.” Diyor.
Tüm öğrencilere ve öğretmenlere iyi tatiller dilerim.