-Biz dün olduğu gibi bugün de üniversitelerimizle gurur duymak istiyoruz.
Ama gelin görün ki;
Üniversitelerimiz rektör atamalarıyla ilgili iktidar partisi içinde yaşanan güç gösterisiyle gündeme geliyor.
***
-Biz üniversitelerimizin başarılarıyla mutlu olmak istiyoruz, üniversitelerimiz ise, genel sekreterlerin iktidar partisi içindeki hangi kişi ve gurup tarafından atandığı ile gündem oluyor.
***
-Biz üniversitelerimizin Türkiye'nin ilk 20 üniversite içinde yer almasıyla gururlanmak istiyoruz, üniversitelerimiz ise kamuoyunda, iktidara yakın sendikaların kurumda nasıl top koşturduğuyla anılıyor.
***
-Biz üniversitelerimizin eğitim, öğretim, bilimle anılmasını istiyoruz, üniversitelerimiz ise iktidar partisinde siyaset yapanların kantin işletmeciliğinden tutun da, bütçeye ödenek koyulması talimatlarına kadar abuk subuk olayların yaşandığı kurumlar olarak konuşuluyor.
***
Ne diyelim?
Eskişehir'i “Eskişehir” yapan canım kurumlarımıza göz göre göre yazık oluyor, yazık ediliyor.
Bir dönem şehre moral kaynağı olan üniversitelerimiz, siyasetin arka bahçesi haline geldiğinden bu yana resmen şehrin moralini bozuyor!
***
Bu yazıyı kaleme almamızın üzerinden 20 gün bile geçmedi.
Anadolu Üniversitesi'nde yaşanan onca olumsuz olaya bir de rektör istifası eklendi.
Anadolu Üniversitesi rektörünün istifa ettirilmesi ve bu istifaya zorlamanın arkasında iktidar partisi içindeki güç gösterisinin olduğu iddiası, yazdıklarımızın ne kadar isabetli olduğunu adeta ispatlar nitelikte oldu...
Ne diyelim?
Emeği geçenleri kutluyoruz!
Koskoca bir kurumu bu hale getirebilmek meziyet ister!
GELECEĞİ GÖRÜYORUZ AMA İNANDIRAMIYORUZ...
Mitolojik bir hikâyedir anlatacağımız.
Tanrı Apollon Kassandra isimli bir kızı görür ve çok beğenir.
Kendisiyle birlikte olma karşılığında kıza “geleceği görme” meziyeti vereceğini vaat eder.
Kızın amacı rahibe olmaktır.
Sırf bu yüzden geleceği görmek adına kabul eder bu teklifi.
Ancak kız söz verdiği gibi Apollon ile birlikte olmaz. Rahibe olmayı seçer.
Apollon buna çok sinirlenir. Kandırılmayı içine sindiremez.
Kızı lanetler. Lanete göre; Kassandra geleceği görecek ama kimseyi buna inandıramayacaktır artık.
Nitekim…
Kız Truva Savaşı'nı ve savaşın sonucunu görmesine rağmen kimseyi gördüğü şeylerin yaşanacağına inandıramaz.
***
Bu köşede sık sık yazıyoruz…
-“Esnafın biri, dükkânının önü kapanmasın diye dubalar koyup araç parkını yasaklıyor.”
-“Aynı esnaf, yayalar yürüsün diye yapılan kaldırımın üzerine ne kadar buzdolabı ve stant varsa koyuyor.?”
-“-İnşaat yapan bir müteahhit, inşaatına beton dökmek için, hem de günün en hareketli saatlerinde koskoca sokağı kapatıyor.”
-“Fırıncı, dışı artık çamur bağlamış kasalarla ekmek taşıyor.”..
-“Trafiğin en yoğun olduğu caddelerde ticari araçlar mal indirip, trafiği felç ediyor”…
-“Tramvay güzergâhında araçlar fink atıyor”…
-“Şehir merkezinden kaldırılan resmi Kurum binaları götürülüp yine şehir merkezine konuluyor”…
-“Şehrin uzağına taşınan Resmi Kurumların boşalttığı binaya başka bir Resmi kurum getirilip oturtuluyor”…
-“Zaten sıkışan kent merkezinde ki 5 km lik alana 5 Otel 3 Alışveriş merkezi sıkıştırılıyor”…
-“Odunpazarı ve İstasyon meydanlarını otoparka çevirip, sonra da meydan yapabilmek için uğraş veriliyor”…
-“Demiryolunun yer altına alınmasıyla üzerinde oluşan bulvar son derece çirkin düzenleniyor?”…
-“Havacılığın merkezi olan bir kentte Uçak seferleri neden olmuyor”
***
Bu sorunların Eskişehir'deki yaşamı her geçen gün daha da olumsuz hale getireceğini ifade ediyoruz ya…
Bu sorular cevap bulmadan şehirdeki yaşamın düzene girmeyeceğini söyleyip geziyoruz ya…
Nafile uğraşıyoruz.
Çünkü…
-“Adın Reşit, kendin söyle kendin işit” misali, kendimiz söyleyip kendimiz işitiyoruz.
Zira…
Söylediklerimizi takan yok.
***
Kenti yönetenler, ya bize inanmıyor ya da yukarıda sadece bazılarını yazdığımız tüm bu sorun ve soruları “yokmuş” gibi davranıyor.
Saydığımız sorunları “Yokmuş” gibi görüp algılamalarına imkan yok.
Çünkü…
Çoğunu bizzat kendileri de yaşayıp şahit oluyor.
O halde karar verdik, bize inanmıyorlar.
Ne diyelim?
Biz de çoğu zaman kendi kendimize “Kassandra’nın laneti üzerimize mi çöktü acaba?” diye düşünmeye başlıyoruz.
BU BEŞ CADDE...
Yunusmere Caddesi…
M.Kemal Atatürk Caddesi…
Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi…
Cengiz Topel Caddesi…
Ve…
İsmet İnönü Caddesi…
Bu 5 Cadde Eskişehir’in en önemli ve nereden bakarsanız bakın, oturan, iş yeri olan, çalışan ve oradan gelip geçenlerle birlikte 100 Bini aşkın kişinin yaşadığı caddeler.
***
Şehir yapı stoğunun önemli bir bölümü bu 5 cadde üzerinde bulunuyor.
Dahası…
5 cadde de kötü bir zemin koşuluna sahip.
Üstelik…
Bu 5 cadde üzerinde yüksek katlı ve eski yapılar mevcut.
***
İnşaat Mühendisleri Oda yönetimi 4 yıl önce bir uyarıda bulunmuştu…
-“Bir deprem olması halinde sözünü ettiğimiz bu caddelere ne araç girebilir ne de iş makineleri. Bina yıkıntılarından dolayı bu caddeler geçilemeyeceği gibi, şehrin ulaşımı da felç olur”
Uyarıda riskli binaların acilen yıkılması, bu konuda seferberlik başlatılması ve ada bazında bir dönüşümle bu tehlikenin ortadan kalkması gerektiğini ifade edilmişti ısrarla…
Kısacası…
-“Eskişehir bütün işi-gücü bırakıp bu konuya yoğunlaşmalı” denilmişti.…
Her şey gibi bu önemli ve hayati uyarı da süreç içinde unutulup gitti...