Eskişehir 2013 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti oldu.
Dönemin Başbakanı Erdoğan Odunpazarı’nda yaptığı bir mitingde vermişti müjdeyi.
***
Aynı Erdoğan bu kez Cumhurbaşkanı olarak geldiği Eskişehir’in Vilayet Meydanında Eskişehir’in 2019’da Türk Dünyası Eğitim Başkenti olacağını söyledi…
***
Hatta kürsüden şu cümleleri kurdu:
“Eskişehir'e böyle bir ünvan yakışır. Türk dünyasından her köşesinden buraya gelecek ve buradan gidecek öğrenciler, coğrafyamızın şekillenmesinde önemli rol oynayacak.Türk dünyası vakfımızın 2013 projesindeki tecrübeyle bu işin altından kalkacağına inanıyorum.”
***
Bu aynı zamanda Erdoğan'ın 2019 mahalli seçimleri öncesinde, Eskişehir'e verdiği en önemli seçim vaadiydi.
Dolayısıyla...
Eskişehir Türk Dünyası Eğitim Başkenti projesinin yürütülmesini var olan Kültür Başkenti Vakfının üstlenecek olması, yaşanan deneyim ve hatalardan ders alma ve değişik vizyon anlamında akıllıca akıllıca gelmişti.
***
2019 yılı geldi geçti.
Ardından 2020-21-22-23 yılları da geldi geçti.
Şimdi de 2024 yılı geçiyor.
Ama 2018 yılı sonunda bizzat Erdoğan tarafından verilen “Eskişehir Türk Dünyası Eğitim Başkenti olacak” sözü havada kaldı, yerine getirilmedi.
***
O yüzden İktidarın ve Erdoğan'ın, dört yıl önce Eskişehir'e verdiği ama yerine getirmediği bir hizmet alacağı var.
Şimdi diyeceksiniz ki: “Aynı iktidar Eskişehir'e alternatif çevre yolu, ilçe yolları ve demir yolu ile liman bağlantı sözlerini de verdi ama bu verdiği sözleri yıllarca yerine getirmedi. Bu sözleri yerine getirmeyen Eğitim Başkenti sözünü mü hatırlayıp, borcu olduğunu düşünecek?”
Doğrudur...
Ama bizimki de olmayacağını bildiğimiz bir ihtimalin peşinde koşmak işte!
Elbette bu sözün de yerine getirilmeyeceğini biliyoruz.
Bir taraftan da hiç olmazsa verilen sözlerin tutulmadığını unutmasınlar diye yazmak istedik!
BİZDE BİR ŞEYLER ÇOK EKSİK!
ABD, Houston Teksas’ta yaşayan bir Türk kadın, internetten aldığı saatin camı çatlak çıkınca iade formunu doldurup, postanenin yolunu tutuyor.
Postane kuyruğunda 20-25 kişi var.
Giriyor sıraya. Tam 40 dakika sonra sıra kendisine geliyor. Bu arada arkasında da bir o kadar daha insan birikiyor.
Paketi uzattığında görevli:
-Niçin bu kutuyu bantlamadınız?” diye soruyor.
Kadın, Postane girişinde bulunan “Göndereceğiniz kutuyu görevli görmesi için açık bulundurunuz” yazısını gösteriyor.
Görevli kızıyor “Derhal bantlayın”
***
Kadın, görevlinin yanı başında duran bantı gösterip “Alabilir miyim?” diye soruyor.
Görevl kadın “O bana ait. Git şurada satılıyor” diyerek, 20 dolara satılan bantları gösteriyor.
Kadın “Ama bu çok saçma! Durup dururken 20 dolar niye vermemi istiyorsunuz. üstelik bir daha hiç kullanmayacağım bir banta?” diyor ama ne çare.
Görevli kadın “sıradaki” diye bağırıyor.
Görevlinin bu çağrısına rağmen sırada bulunan 30 kişi yerinden dahi kıpırdamıyor.
Hepsi bir ağızdan “O bayanın işini görmedikten sonra hiçbirimiz gişenin önüne gelmeyeceğiz” diyorlar.
***
Kıpkırmızı olan görevli alıyor kutuyu çaresiz. Bantlayıp, kadının işini hallediyor.
Ağlayacak hale gelen Türk kadın ne diyeceğini bilemiyor ve kuyruktaki herkese tek tek teşekkür edip, postaneden ayrılıyor.
Tam aracına binecekken, kuyrukta arkasında olan ve işi bittiği anlaşılan bir adam geliyor yanına.
“Toplu tepki göstermeseydik bu yanlışlar normalleşecekti. O görevli bir daha yanlış yaparken 2 kere düşünecek. Biz sadece görevimizi yaptık” diyor…
***
Bu yaşanmış olayı okurken ülkemizdeki kuyruklar geldi.
Vatandaşın işini adeta yapmamaya yemin etmiş bazı görevliler bir yana, kuyrukta bekleyenlerin haksızlığa uğrayanı savunmak yerine “Çekip gitse de kuyrukta bir kişi azalsa” diye düşünecekleri geldi gözümüzün önüne.
Zira biz toplum olarak hala menfaatimize olmadıktan sonra doğruya “Doğru”, yanlışa “Yanlış” deme karakterini kendimize oturtamadık!
CAHİLLERİN SAYISI BİLGELERDEN DAHA FAZLA OLUR!
Öğrencisi Sokrat’a sorar: Demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, 100 kişinin oy kullandığı bir yerde 51 kişinin kararına uymak adil ve doğru değil mi?
***
Bu soru üzerine Sokrat ile öğrencisi arasında şöyle bir diyalog geçer:
Sokrat: Bilge olmak mı daha zor cahil olmak mı?
Öğrencisi: Elbette bilge olmak… Bilge olmak için çok kitap okumak, çok çalışmak lazım. Cahil olmak için hiçbir şeye gerek yok.
***
Sokrat: Toplumda cahillerin sayısı mı daha çok bilgelerinki mi?
Öğrencisi: Hiç şüphesiz cahillerin…
***
Sokrat: bir gemide 100 kişi varsa, geminin nereye gideceğini 99 kişi mi bilir? Yoksa kaptan mı?
Öğrencisi: Şüphesiz kaptan bilir…
***
O zaman Sokrat şunu söyler:
“Hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi?Hem sen de kabul ettin ki bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur…’’