Büyükşehir Belediyesi, insanlar dört kap yemeği ucuz fiyata yiyebilsin diye Halk lokantası açıyor, birileri resmen ayaklanıyor.
“Benim vergilerimle insanlara nasıl ucuz yemek dağıtırsın” diye başlıyorlar.
“Derhal bu uygulamadan vazgeçilsin” diye devam ediyorlar.
“Bu uygulama devam ederse esnaf biter!” diye bitiriyorlar.
***
Odunpazarı Belediyesi, geliri Eskişehirspor'a kalması için Yerel Ürünler Festivali düzenleyen firmaya yer gösteriyor, birileri resmen ayaklanıyor.
“Buna nasıl izin verirsin?” diye başlıyorlar.
“Bu uygulamadan derhal vazgeçilsin” diye devam ediyorlar.
“Belediye bunu yapmaya devam ederse esnaf biter!” diye bitiriyorlar.
***
Eskişehir'de sık sık tıkanan çevre yoluna alternatif yol yapılması istekleri oluyor, birileri yine resmen ayaklanıyor.
“Böyle bir sorun yok” diye başlıyorlar.
“Çevre yolu sadece sabah ve akşam saatlerinde tıkanıyor” diye devam ediyorlar.
“Alternatif çevre yolu yapılır ve bu yol şehrin dışından geçerse esnaf biter”diye bitiriyorlar.
***
Ne diyelim?
Halk Lokantasından haftanın beş günü, günde bin kişi yemek yiyor diye, bir hafta süren Yöresel Ürünler Festivalinden alışveriş yapılıyor diye ve çevre yolu şehrin ortasından geçmiyor diye esnaf bitiyorsa eğer, o esnaf zaten bitmiştir de, kendilerini bitiren asıl nedenlerini bir tarafa bırakıp, başka bahaneler peşinde koşuyordur...
HASTANE YÖNETİMİNİN BİLGİSİNE...
“Yunus Emre Devlet Hastanesinin Dahiliye bölümünde 2 ayrı kayıt yapılan bölümü vardı.
Ancak son 1 aydır Dahiliye 2 dediğimiz bölümde kayıtlar kapandı .
Sadece 2 kişi tarafından hastalara kayıt yapılıyor, numara ve randevu veriliyor.
Ancak 2 kişi yeterli gelmediği için aşırı sıra oluşuyor.
Hasta kaydımızı açmak için en az 5-10 dakika sıra bekliyoruz.
Artık buna çözüm bulunmasını istiyoruz.”
Vatandaştan böyle bir talep var.
İlgililerin bilgisine sunulur...
ESAT PAŞA GİBİ BİRİ LAZIM
Rivayete göre Şam valisi Esat Paşa sıfırı tüketir ve hazine boşalır.
Büyük sıkıntıya düşer.
Danışmanları çare olarak Şam’daki dokumacılara fazladan vergi koymasını tavsiye eder.
***
Bu tavsiye üzerine Esat Paşa danışmanlarına:
“Böyle bir vergi koyarsak ne kadar gelir elde ederiz?” diye sorar.
“ Elli veya atmış kese altın elde ederiz” derler.
Bunun üzerine Esat Paşa “ Bu insanlar zaten zar zor ayakta duruyor. Bu vergiyi nasıl ödeyecekler?” diye sorar.
“ Evlerindeki altınları ve mücevherleri satarlar Paşam” diye cevap verirler.
***
Esat Paşa “ Ben bu meblağı daha güzel bir yöntemle elde etsem nasıl olur?” diye sorar.
Danışmanları sessizliğe bürünür.
Ertesi gün Paşa müftüye bir davet göndererek gece gizlice buluşmasını ister.
Müftü gece Paşanın yanına gelir. Paşa “ Müftü efendi! Bize ulaşan bilgilere göre özel hayatında şeriata aykırı davanıyor ve evinde gizlice içki içiyormuşsun? Bu durumu İstanbul’a bildirmem gerek. Ancak önceden seni haberdar edeyim dedim” der.
Bunu duyan müftü efendi paşaya yalvarmaya başlar.
İstanbul’a haber vermemesi için paşaya 1000 mecidiye vermeyi teklif eder.
Paşa kabul etmez.
Müftü iki katını teklif eder. Paşa yine kabul etmez.
Sonunda 6 bin mecidiyede anlaşırlar.
***
Sonraki gün Esat Paşa Kadı efendiyi davet eder. “Kadı efendi! Rüşvet aldığın ve makamını şahsi menfaatin için kullandığına dair güvenilir kaynaklardan elimize bilgi ulaştı” der.
Bu sefer Kadı efendi paşaya yalvarmaya başlar. “Aman efendim beni görevimden almayın, insanlara rezil olurum” diyerek Müftü efendi gibi Esat Paşa ile pazarlığa başlar.
Kadı ile de 6 bin mecidiyede anlaşırlar.
Sonra sırasıyla defterdar, karakol komutanı, esnaf ağası ve büyük zenginleri tek tek davet eder.
Bu operasyonun sonunda Esat Paşa tam 200 kese mecidiye altını toplar.
***
Arkasından danışmanlarını çağırır “Bakın hiçbir vergi koymamama rağmen 50 yerine 200 kese mecidiye altını topladım” der.
“Bunu nasıl yaptınız Paşam?” diye sorduklarında ise şu cevabı verir: “Kuzuların derilerini yüzmektense koçların yünlerini kırkmak daha iyidir”
***
Hikayeyi okuyunca, kendi kendimize “Herkes çaldığını yerine koysa ülkenin ekonomisi düzelir, insanların sırtındaki vergi yükü ortadan kalkar” diye düşündük...
Tabi bunun olması için, kuzu derisi yüzmek yerine koç yünü kırpmayı tercih edecek Esat Paşa gibi biri lazım, o da ayrı mesele...