CHP genel başkanı Özgür Özel’in soruşturma süreci boyunca verdiği mücadele, söylem ve çıkışları genel başkanlıkta bir mesafe aldığını elbette gösteriyor…

Özgür Özel genel başkan olduğu günden bu yana en etkili performans gösterdiği şu süreçte acaba;

-Büyük bir başarının sağlandığı yerel seçimler sonrasında, “Biz erken genel seçim çağrısında bulunmayacağız. Halk eğer erken seçim isteğini dile getirirse biz de bu isteğin arkasına düşeriz” söyleminin ne kadar da yanlış olduğunu…

-Yine yerel seçimlerin hemen ardından başlattığı ve  adına da “Normalleşme” dediği ama özellikle Cumhuriyet Halk Partililerin büyük bir çoğunluğunun “Yumuşama” olarak gördüğü sürecin ne kadar da yanlış bir süreç olduğunu…

-Muhalefet görevini üstlenirken, gündüz vakti elektrik ampullerinin açıp kapatılmasını ve kırmızı kart gösterme gibi eylemlerin ne denli saçma sapan eylemler olduğunu…

-Kurultay tartışmaları başlar başlamaz bu günlerin yaşanacağını görerek olağanüstü kurultay kararını alıp, olacakların bir anlamda önüne geçmeyi, yani son yapılan işi ilk yapmak gerektiğini…

-“Benim iki santraforum var” diyerek iki santrafor taraftarları arasında rekabet başlatmanın ne kadar da yanlış olduğunu…
Fark etmiş midir?
Etmediyse mesele yok!
Ettiyse, bunu fark etmesi çok şeylere mal oldu…

ESKİŞEHİR CHP'DEKİ KAYYUM MESELESİNİ 5 YIL ÖNCE YAŞAMIŞTI...
 
CHP, 6 Nisan tarihinde olağanüstü kurultay kararı aldı.
Genel başkan Özgür Özel, parti ön seçimini yaptırmamak için partiye kayyum atama hazırlığına engel olmak için olağanüstü kurultay kararını açıkladı.
Eğer, sürdürülen soruşturma kapsamında, CHP'ye gerçekten bir kayyum atanmış olsaydı, bu Türk siyasi hayatında belki de bir partiye  ilk kez bir kayyum  ataması olacaktı.
*
Aslında, genel merkez ölçeğinde bir kayyum atanması olayı yaşanmasa da CHP kayyum ataması olayını 2019 yılında ve  bizzat Eskişehir'de yaşadı.
*
Şöyle ki:
Mahalli seçimler öncesi İl Başkanı olan Sinan Özkar'ın aday adaylığı için görevi bırakmasının ardından, CHP il yönetimi, boşalan il başkanlığı için  kendi içinden Rabia Akman'ı il başkanı seçti.
*
Ancak...
Yönetim içinden il başkanı seçilen Rabia Akman bir süre sonra CHP'nin Merkez Yürütme Kurulu tarafından görevden alınarak, yerine Abdülkadir Adar il başkanı olarak atandı.
*
Görevden alınan Rabia Akman ve birkaç isim, olağanüstü kongre yapılması için yargıya müracaat ederek, partiye kayyum atanmasını talep etti.
*
Bunun üzerine mahkeme 45 gün içinde olağanüstü il kongresi yapılması için il yönetimine, Yahya Çelik, Şuayip Çapar ve Hikmet Bingül'den oluşan üç kişilik kayyum atadı.
*
Atanan kayyum da mahkeme kararı gereğince 45 gün içinde partiyi olağanüstü il kongresine götürdü.
*
Velhasıl, CHP ile ilgili bir süredir konuşulan kayyum meselesini Eskişehir 5 yıl önce yaşadı...

REKTÖRLER SEÇİMLE GELSEYDİ O DİPLOMA İPTALİ O ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNDEN ÇIKMAZDI...
 
Eskiden üniversite Rektörleri önce seçiliyor sonra atanıyordu.
Şöyle ki:
Rektör olmak isteyen isimler aday oluyor, seçimler yapılıyor, en çok oyu alan 6 isim YÖK'e gönderiliyordu...
*
YÖK bu en çok oyu alan 6 isim ile mülakatlar yaparak sayıyı 3'e düşürüyor ve bu üç ismi Cumhurbaşkanına gönderiyordu.
*
Cumhurbaşkanı da bu üç isimden birini, bazı istisnalar hariç genellikle de en çok oyu alan ismi Rektör olarak atıyordu...
*
Olağanüstü hal gerekçe gösterilerek bu yönteme son verildi.
Rektörler Cumhurbaşkanı tarafından, aday olmuş olmamış bakılmaksızın atanması yöntemine dönüştü.
*
Gerçi Anayasa Mahkemesi bu şekilde Rektör belirlenmesi yöntemini iptal etti ve Haziran ayına kadar yeni Rektör belirleme yönteminin bulunmasını istediyse de, yıllardır üniversite rektörleri , seçim olmaksızın, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından belirlenerek atandı...
*
Hal böyle olunca üniversite rektör ve yönetimleri de ister istemez siyasi bir yapıya büründü.
Rektörler, iktidarın yanlışlarını bırakın özgürce söylemeyi, bizzat iktidarın emri ve güdümüne girdi.
 
Mesela Ekrem İmamoğlu'nun diploma iptali ile ilgili mesele var ya...
Hani fakülte dekanının “Ben bu yanlışlığa imza atmam” diyerek görevinden istifa etmek zorunda kaldığı ve diploma iptal kararının da, görevi olmamasına rağmen üniversite yönetimi tarafından alındığı mesele...
*
İşte o üniversitenin Rektörü, eski sistemde olduğu gibi seçimle gelmiş olsaydı, o üniversiteden diploma iptali kararı kesinlikle çıkmazdı.