Üniversitelerimiz son derece önemli kurumlar.
Bu önemli kurumlarımızın en önemli ve özel günleri ise yeni akademik yıl açılış törenleri ve bu törenlerde verilen ilk derslerdir.
Zira...
İlk dersi vermesi için özel isimler davet edilir.
***
Mesela, Eskişehir Teknik üniversitesi geçtiğimiz hafta yeni akademik yıl açılış törenini gerçekleştirdi.
Törenin ardından ilk dersi Eskişehir'in Havacılık Sanayinde en önemli kurumu olan TEİ'nin Genel Müdürü Prof Dr Mahmut Faruk Akşit verdi.
Kendisi de bir mühendis olan Akşit'in “Yerli ve milli teknolojileri” anlatığı ilk ders bir hayli de ilgi gördü.
***
Mesela, Anadolu Üniversitesi yeni akademik yıl açılış törenini bugün yapıyor.
Tören sonunda ilk dersi vermesi için Danıştay Başkanı Zeki Yiğit davet edilmiş.
Eminiz Danıştay Başkanı Yiğit'in “Hukuk Devleti ve Adalet” konusunda vereceği ilk ders de büyük ilgi görecek.
***
Ancak, yeni akademik yıl açılış törenini yaın yapacak olan Osmangazi Üniversitesi, tören sonunda ilk dersi vermesi için Prof Dr Hasan Basri Yalçın'ı davet etmiş.
Hasan Basri Yalçın akademisyenliğinden çok AK Parti içinde siyaset yapmasıyla, yani siyasetçiliğiyle tanınıyor.
Kendisi halen AK Parti'nin İnsan Haklarından sorumllu Genel Başkan Yardımcısı.
Yani, Partinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Merkez Karar Yönetim Kurulu(MKYK) üyesi.
***
ESTÜ İlk dersi vermesi için TEİ Genel Müdürünü, Anadolu Üniversitesi Danıştay Başkanını davet ediyor, ESOGÜ ise ilk dersi vermesi için bula bula siyasetin tam ortasında yer alan AK Partinin Genel Başkan Yardımcısını buluyor iyi mi?
***
Ne diyelim? 
Osmangazi Üniversitesi politize olmayı kafasına koymuş anlaşılan!
Bir tek açık açık“Biz iktidarın üniversitesiyiz”denilmediği kalmış!

1-296

2.-6

3-92

*******

GİDİN Bİ TEDAVİ OLUN ARKADAŞ!

Yolda yürüyorsunuz, önünüzde lise öğrencileri gidiyor.
Aralarında kız öğrenciler de var.
Her iki kelimelerinden biri küfürden ibaret…

***
Güzel bir olayı anlatırken de, kötü bir olayı anlatırken de küfürle başlıyorlar konuşmaya, küfürle bitiriyorlar.
Olumlu tepkilerini de, olumsuz tepkilerini de yine küfürle ortaya koyuyorlar.
Yanlarından geçen insanlar umurlarında bile değil.
A ile başlıyorlar S ile bitiriyorlar…
Şakalaşmaları küfürle, birbirlerinden bir şey istemeleri küfürle, birbirine seslenmeleri bile küfürle.

***
-“Hadi bunlar çocuk ya da genç. Daha neyin ne olduğunun farkında değil” diyorsunuz, ya büyükler!
Onlar sanki farklı mı?
Koca koca adamlar…
Konuştukları ortamda olan insanlar var mı, yanlarından aileler, kadınlar, kızlar geçiyor mu hiç umurlarında bile değil…
Bağıra çağıra küfür ediyorlar çarşının orta yerinde…

***
Maçı küfürle anlatıyorlar mesela.
Yaşadığı bir olayı anlatışları var ki, aradan küfürleri çıkarttığınızda yaşadıkları olay, olay bile değil aslında.
Öyle bir alışmış ki ağızları, verdikleri selamın sonuna bile küfür koymayı ihmal etmiyorlar.
İnsan küfür ederek şakalaşır mı?
Yapıyorlar vallahi!
Teşekkür ederken bile itinayla küfür ediyorlar…
Onların kimseye aldırmadan bağıra çağıra ettiği küfürleri duyanlar utanıyor da, onlar bildikleri her küfre her gün yenilerini ekleyerek küfürlü konuşmaktan zerre kadar utanç duymuyorlar…

***
Not-Merak edip araştırdık. Meğer küfür etme bir hastalıkmış. Hastalığın ismi de Koprolali imiş.
Bu rahatsızlığa sahip kişiler sinirlendikleri için değil, dürtülerini kontrol edemedikleri için küfür ve kötü sözler söylerlermiş…
Ne diyelim?
Gidin tedavi olun kardeşim!
Bu insanlar çarşıda, pazarda, durakta, yolda-belde sizin küfürlerinizi işitmek zorunda değil ki!

Küfür-1

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

35 MİLYAR DOLARLIK SERVETİ OLAN ADAM BAKIN NELER SÖYLEMİŞ?

-Hizmet edebileceğiniz en kötü insanlar, fakir zihniyetli insanlar.

***
-Onlara ücretsiz hizmet verin, bunun bir tuzak olduğunu düşünürler.

***
-Onlara küçük bir yatırım gerektiğini söyleyin, çok kazanamayacaklarını söylerler.

***
-Büyük oynamalarını isteyin, param yok derler.

***
-Onlara yeni şeyler denemelerini söyleyin, deneyimim yok derler.

***
-Geleneksel bir iş yapmalarını önerin, zor gelecektir.

***
-Yeni bir işletme modeli için ise MLM (pazarlama) yakıştırması yaparlar.

***
-Hepsinin ortak bir yönü var: Google'da buldukları her şeye inanırlar, onlar kadar umutsuz olan arkadaşlarının söylediklerini dinlerler. Bir üniversite profesöründen daha fazla düşünmeyi ve kör bir adamdan daha az iş yapmayı severler.

***
-Ömürleri boyunca beklemeleriyle ünlülerdir.