Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasına, CHP içinde, açıktan olmasa bile içinden sevinen ve avuçlarını ovuşturan, “Oh iyi de oldu” diyen bir kesim vardır...
***
Ancak...
Söz konusu gözaltı kararının CHP içinde farklı düşünen ve özellikle Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili farklı isimleri destekleyen kesimleri bir anda birleştirdiğini düşünüyorum.
***
Örneğin:
Parti içinde Mansur Yavaş'ın adaylığına daha sıcak bakan grubun, gelişen olaylar karşısında “Yarın Mansur Yavaş'ın adaylığı söz konusu olduğunda da aynı yönteme başvurulur” endişesinin oluştuğunu, bu endişenin de etkisiyle, İmamoğlu'nun haksız bir muameleye uğradığı düşüncesinin oluştuğunu gözlüyorum.
***
CHP'nin kendi içinde sağlayamadığı bu birleşmenin, diploma iptali ve gözaltı sonrası sağlanmış olması da ayrı bir enteresan durum teşkil ederken, merak edilen husus; birleştiği görülen CHP içindeki kesimlerin bu birlikteliğinin ne kadar süreceği oluşturuyor...


Chp-88

AK PARTİ ARTIK BU ALGIYLA MÜCADELE ETMEK DURUMUNDA

Kendisine “Ahmak” denildiği için lafı söyleyene iade ettiği için açılan davanın ardından yaptığı konuşma ile ilgili daha kürsüsünden yerine oturmadan geçen süre içinde hakkında açılan hakaret davası...

***

31 yıl önce alınan üniversite diplomasının iptal edilmesinin üzerinden 12-13 saat bile geçmeden iki ayrı suçlama ile yapılan gözaltı...

***

Olayların ardı ardına gerçekleşmesi haliyle, kamuoyundaki “Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı engellenmek isteniyor. Erdoğan rakip olarak İmamoğlu ile yarışmak istemiyor” algısının yerleşmesine yol açıyor...

***

Her ne kadar AK Parti cephesinden “Bunun siyasi bir amacı yok. Yargının yürüttüğü bir soruşturma. Bu soruşturmayı Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirmek doğru değil” açıklamaları yapılsa da, yukarıda da söylediğimiz gibi toplumun önemli bir kesiminde oluşan algı, İmamoğlu'nun adaylığını engelleme girişimi olduğu yönünde.

***

O yüzden, AK Parti, bundan böyle, işte oluşan bu algı ile mücadele etmek durumunda...

Mücadelesi sonuç verir mi?

Yoksa...

Sonuçsuz mu kalır?

Hep birlikte göreceğiz...

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Akp-77

BİZ DE AYNI SENDROMU MU YAŞIYORUZ?

Modern deniz tarihinin en büyük kazası, 28 Eylül 1994 yılında Baltık Denizi’nde yaşanmış.
1980 yılında Almanya Mayer Werft tersanesinde inşa edilen Estonya Feribotu’nun batmasıyla 852 yolcu ölmüş. 137 kişi bu kazadan kurtulmuş.
***
İnsan davranış psikolojisi uzmanları, bu kazada ölen 852 yolcunun neden kurtulamadıklarını araştırmış. Aileleriyle görüşüp, geçmişlerini incelemişler.
Ölenlerin % 98’inin çok iyi yüzme bildiklerini belirleyen uzmanlar son olarak kazadan kurtulanlarla görüşmüşler. 
***
Ortaya çıkan sonuç şöyle olmuş:

-Feribot, 28 Eylül’de gece saat 00.50’de, sert dalgalar nedeniyle su almaya başlar.
-Feribota giren sular 50 santim yüksekliğe ulaşır ve feribot yan yatmaya başlar.
-Su miktarının artmasıyla birlikte tahliye işlemi başlar.
-Ancak 987 yolcudan sadece 137’si su almaya başlar başlamaz hemen feribotu terk eder.
-Geri kalan 852 yolcu ise, gemi kaptanının “panik yapmayın, dünyanın en güçlü feribotundasınız. Bize bir şey olmaz” sözlerine kanarak, su boşaltma işlemini izlerler.
-Saatler ilerledikçe, feribot daha da yan yattı ama 852 yolcu izlemeye devam eder.
-Sonunda saatler 01.50’yi gösterirken tamamen yan yatarak sulara gömülür.
***
Feribotun su aldığını ve yan yatmaya başladığını görmelerine rağmen, son saniyeye kadar rahat rahat batışı izleyenler, psikoloji ders kitaplarında “Estonya Feribotu Sendromu” olarak yer alır.

Halen o insanların davranış şekillerine psikoloji ilmi (mensupları), mantıklı bir izah getiremediler.

Toplu davranış, diyenler olmuş…

Kaptana / uzmana güven, diyenler de…

Genel panik şoku, diyenler de çıkmış…

Felaketten kurtulurken rahatının kaçacağını, ıslanacağını düşünmüş olanların olduğu söylenmiş…

“Birileri gelir bizi kurtarır” diye düşünmüş olabileceği de ifade edilmiş…
***

Ancak asıl ve önemli soru şuymuş:

“Başımıza gelen felaketlerde biz nasıl davranıyoruz? Gerekli tedbirleri alıyor muyuz? Yoksa kendi felekatimizi kayıtsızca seyrediyor muyuz?”