“Enflasyon, taşınmanıza gerek kalmadan, daha pahalı bir muhitte oturmanızı sağlar.” diyor, Paul Getty.

İlk bakışta sınıf atlamış gibi görünse de, aslında arz talep dengesinin bozulduğu, alım gücünün düştüğü, kitlelerin ağır ekonomik koşullar altında inim inim inlediği, ülkenin resmidir. 

Batı dünyasının çok korktuğu ve bütün kötülüklerin anasıdır dediği enflasyon, son yıllarda bir kara bulut gibi, ülkenin üzerine çöktü.

 Üretimde düşüş ve kısıtlı kaynakların doğru kullanılmaması sonucu, dışa bağımlılık tüm ülkeyi sarsmış durumda.

Yanlıştan ısrar eden bazı yöneticilerin tutumları, kartopundan çığ oluşturarak,  İstikrar ve refahın filizlendiği her şeyi silip süpürmesine sebep oldu.

Enerjiden makine sanayine, tarımdan gıdaya kadar, ithalatın derin etkisi ülkedeki enflasyonun en büyük nedenlerindendir.

Bunun neticesinde, ekonomik ve sosyal kriz, gün geçtikçe derinleşiyor.
Derinleştikçe de can yakıyor.

Bunun hesabını kim verecek, kalan hesabı kim ödeyecek diye soracak olursanız.

Şimdilik hesabı, Asgari ücretli, dar gelirli, işçi, memur, emekli, öğrenci, çiftçi, köylü ödüyor.
… 
Çünkü 2 gün önce, mecliste kabul edilen yeni vergi paketindeki bazı maddelerin çıkartılmış olması, önümüzdeki dönem de bu yükün ağırlığı, halkın sırtına bindirileceğinin habercisidir.

Çözüm nedir diye soran olursa; öncellikle vergi paketinden çıkartılan bazı maddelerin neden kapsam dışında tutulduğunun izahatı yapılmalı.

Örneğin, beyan edilen gelir ile harcamalar arasında yüzde 20'den fazla fark olanlardan servet vergisi alınsın maddesi neden listeden çıkarıldı.
Borsada kazanç vergisi neden geri çekildi.
Kiralardan yüzde 20 stopaj vergisi ve birden fazla evi olanlardan ekstra vergi alınması maddesi neden taslaktan çıkarıldı…

Umarım ki, önümüzdeki günlerde bu soruların cevapları kamuoyuna açıklanır. 
Netice olarak çok kazanandan çok vergi, az kazanandan az, adaletli gelir dağılımı, alım gücünün yükseltilmesi, üretim, istihdam ve sosyal hayatın desteklenmesine öncelik verilmelidir.

Aksi takdirde yiyen yedi içen içti hesabı kim ödeyecek diye etrafa bakarsanız! 
Muhtemelen; hesap sormayan, kenar mahallede oturup lüks semtin kirasını ödeyen, ele güne karşı ayıp olur itiraz etmeyelim diyen, hesabı siz ödemeye devam edeceksiniz demektir.