Tarihin her döneminde kanlı savaşlara sahne olmuş bir coğrafyadır, Orta Doğu.
Bu coğrafyanın en önemli noktası sayılan ve üç büyük inanç açısından da kutsal sayılan Kudüs geliyor.
Tarih boyunca Kudüs ile birlikte anılan diğer yer ise ticaret yollarının kavşak noktasında bulunan Halep. En az bunlar kadar bir diğer şehir ise Jüpiter tapınağı kalıntılarının bulunduğu ve Suriye’nin başkenti Şam’dır.
Şam aynı zamanda dünya tarihindeki ilk cinayetin, Kabil ile Habil olayının meydana geldiği yer olduğuna inanılmaktadır.
Paylaşılamayan bu kutsal toprakların çekiciliği, Mısırdan, Suriye ye, Irak’tan İran’a ve oradan da bütün dünyaya yayılan kimi olayların fitilinin çekildiği yerdir.
2010 yılında Arap Baharıyla başlayan olaylar. Arap dünyasında bir dizi hükümet’e karşı yapılan protesto, ayaklanma ve silahlı isyanlarla, o günden bu güne, savaşın yoğun olarak kol gezdiği topraklardır.
2011 yılının mart ayında başlayan olaylar, Suriye’yi iç savaşa çekerek. Yüz binlerce ölü, milyonlarca mülteci ve yerle bir olan bir ülke bırakmıştır.

1946 yılında bağımsızlığını kazanan Suriye, 13 yıl önce başlayan acımasız iç savaş ve bugün itibariyle 4 parçaya bölünmüşlüğün getirdiği, sınırsız karanlığın hakim olduğu bir ülkedir.
 Hakimiyeti, birlik ve beraberliği bozulmuş ülkenin topraklarında, sınırsız sayıda faaliyet gösteren gruplar, 27 kasım 2024 itibariyle yeniden harekete geçerek hem merkezi hükümete hem de birbirleriyle kanlı savaşa yeniden başladı.

Ateş Çemberinde ki Suriye, vekalet savaşlarının, terör örgütlerinin ve silah tüccarlarının cirit attığı çıkmaz sokağa dönüşürken, can ve malın öneminin kalmadığı, kan ve ölüm kokan, şehirlerin, kasabaların ve köylerin bulunduğu bu ülkede, hayat artık daha zor.

Sınırsız karanlığın yolunda giden Suriye, çok daha kanlı ve acımasız günlere yürüyor. Hiç istenmese de Suriye’nin kalıcı olarak bölüneceği, yer altı ve yerüstü zenginliklerinin sömürüleceği apaçık ortada.

Son bir umutla, barış’tan başka çıkışı yok bu işin.
Ne göçler ne de yeni mülteci akınını, kaldırabilecek bir ülke de yok artık.

Karanlığa gömülmüş bu ülke için yapılacak tek şey, tüm silahları toplamak ve toprağın altına gömmektir.
Aksi taktir’de, bu kan akmaya devam eder ve zamanla çevresine sıçrayarak, tüm Orta Doğuyu kan’a bulaya bilir.