Sen anlarsın beni
Ben anlatmasam da kendimi
Anlarsın işte
Hayvanları neden bu kadar çok sevdiğimi
Bir kedimin ölümünde nasıl olup ta böyle yıkıldığımı
Kendim için asla mezar taşı istemediğime ama
Ona, o doyamadığım canımın
İlle de mezarı belli olsun diye tutturuşumu
Kendi özel zevklerimden uzunca yıllardır nasıl vazgeçtiğimi
Bir canı doyurmak adına
Kendi boğazımdan kestiğimi
Sen anlarsın.
Geceleri bir o balkon
Bir bu balkon hava alma bahanesiyle,
Evdeki Bebiş’in annesine
Kardeşi Kırçıl’a
Nasıl kimseler görünmeden
Pay atışıma şaşmazsın
Anlarsın beni.
Başkaları gibi dudak bükmezsin
Hadi canım bu kadarı da fazla
Kafayı mı yedin sen?
Demezsin bana.
Sen anlarsın işte.
Fotoğraf albümümün neden hayvanlarla dolup taştığına
Hayvanları tanıdıkça insanlardan kaçar olduğuma
Kolay kolay kimselerle anlaşamadığıma
Bu duygularımı nasıl böyle coşkunca yaşadığıma
Kimselere benzemediğime
Bir garip, bir farklı olduğuma
Şaşmazsın.
Hatta mutlu olursun da.
Sen beni anlarsın işte.
Evet, beni anlayanlarınız olacaktır mutlaka, başlarınızı sallayıp, evet evet diyenleriniz çıkacaktır içinizden. Anlarız biz birbirimizi..
Gönlünüz düştü müydü bir kez bu yola, varsa da içinizde az da olsa vicdan, merhamet duygunuz, eh işte benim duygularımı hatta daha da yoğun olanlarını yaşarsınız mutlaka. Zaman zaman pişmanlık duyarsınız, keşke bu kadar duyarlı olmasaydım diye hayıflanırsınız, bazen de tam tersi, iyi ki böyleyim, masum canlara el verebiliyorum, üçünü, beşini hayatta tutabiliyorum diye mutlu olursunuz.
Ben buradan gerçek can dostlarına, yaşamlarının odağına o masumları buyur edenlere sevgi ve selamlarımı gönderiyorum. Gücümüz yettiğince onlara kol kanat gerelim, yardım çığlıklarına kulak tıkamayalım, sırtımızı dönmeyelim. Bir incecik yavru kedi miyavlamasına, bir açlıkla, susuzlukla sınanmış karabaş köpeğin sessiz çığlıklı bakışlarına yanıt verelim. İnsanlığa yakışanı da budur elbette.
Unutmayalım ki onları koruyacak, yasa kitaplarındaki maddelerden çok sizin yüreklerinizdeki vicdan mahkemelerinin hükümleridir.