Sazova'da, hazineye ait 82.792 metrekare büyüklüğünde arazi, 2017 yılında, “Bilim Sanat ve Kültür Merkezi” olarak kullanılması için Anadolu Üniversitesine tahsis ediliyor.
***
Milli Emlak Müdürlüğü 10 yıl süre ile tahsis ettiği bu tahsisi yaparken, tahsise “Ticari amaçla kullanılmamak ve devredilmemek” şerhini düşüyor.
***
Ancak...
Bu şartlı tahsise rağmen Anadolu Üniversitesi imzaladığı bir protokolle alan içinde bulunan taşınmazların bir bölümünü bedelsiz olarak ve giderleri de üniversiteden karşılanmak üzere Türk Dünyası Vakfına kullandırmaya başlıyor.
Vakıf, üniversite ile imzaladığı bu protokol ile otopark ve diğer işletmeleri işletmek suretiyle sürekli gelir elde ediyor.
***
Üniversiteyi denetlemeye gelen Sayıştay hazırladığı raporda “Yüksek Öğretim Kurumlarının dernek ve vakıflara bedelsiz olarak taşınmaz kullandırılmasına imkan veren bir düzenleme yoktur” diyerek, yapılan işin usulsüz olduğunu belirtiyor.
***
Dahası...
Aynı raporda üniversite ile vakfın yaptığı protokolün hukuki bir dayanağı olmadığı gibi böyle bir durumun emsalinin de bulunmadığı ifade ediliyor.
***
Kısacası...
Anadolu Üniversitesi, Sazova'da bulunan hazine arazisini Milli Emlak Müdürlüğünden “Bilim, Sanat ve Kültür Merkezi yapacağım” diye 10 yıllığına almış...
Yapılan merkezin içinde bulunan işletmeleri emsali olmayan bir protokolle Türk Dünyası Vakfının kullanımına vermiş.
Türk Dünyası bu işletmeleri işletip gelir elde ederken, giderlerin tamamını da üniversite karşılamış.
***
Bunun üzerine Sayıştay da “Böyle iş olmaz” diyerek, yapılan tahsisin amacına uygun kullanılmadığını rapor etmiş...
Bakalım Sayıştayın bu raporu sonrasında ne olacak?
Üniversite vakfın kullanımına verdiği yerleri geri alacak mı?
Yoksa...
“Kim takar Sayıştay raporunu” denilerek, tahsis amacı dışında kullanılmaya devam mı edilecek?
Hep birlikte göreceğiz...
ÜÇ AYIBI ORTADAN KALDIRMAK!
Süleyman Demirel Güvenoyu almadan Sıkıyönetim Koordinasyon Kurulu'nu toplayıp
"Değerli komutanlar, biz eğer hükümet kurar ve güvenoyu alırsak üç ayıbı ortadan kaldırmak istiyoruz.” diyerek başlıyor konuşmaya.
Ardından da şunu söylüyor;
1-Devlet, bu anarşi hadiselerini kimin yaptığını bilmiyorsa ayıptır.
2-Bu anarşiyi ve bu adam öldürmeleri kimin yaptığını biliyor ve gereğini yapmıyorsa ikinci ayıptır.
3-Ve bu anarşiyi ve adam öldürmeleri kimin yaptığını biliyor ama hakkından gelemiyorsa bu üçüncü ayıptır ve o zaman devlet bitmiştir."
***
Umarız önümüzdeki yeni sistemin getireceği yeni yönetim anlayışı, devlet tarafından kimin ne yaptığının bilindiği, gereğini yaptığı ve hakkından geldiği bir süreç olur.
Yeni yönetim sistemiyle umarız:
Devletin bilmediği, bilip de gereğini yapmadığı,bilip de hakkından gelemediği ikinci bir süreç yaşamayız.
***
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra cesedi bulunan Narin Güran cinayeti soruşturması, üzerinden bir buçuk ay geçmesine rağmen hala devam ediyor.
***
Cinayet hala aydınlatılmış değil.
Olay sanki Demirel'in dediği yere doğru gidiyor sanki...
Yani...
Devlet bu cinayeti kimin işlediğini bilmiyorsa ayıp.
Bu cinayeti kimin ya da kimlerin yaptığını biliyor ve gereğini yapmıyorsa ikinci ayıp.
Kimin yaptığını biliyor ama hakkından gelemiyorsa üçüncü ayıp noktasına...
CHP'DE İLK YAPILACAK İŞ SON YAPILMAYA DEVAM EDİYOR!
Meclisin açılışı öncesinde milletvekillerine bir mesaj gidiyor.
Mesajda “Cumhurbaşkanı salona girdiğinde ayağa kalkılacak” bilgilendirmesi var.
Cumhurbaşkanı meclis salonuna girdiğinde CHP milletvekillerinin bir kısmı ayağa kalkıyor.
Bir kısmı ayağa kalkmazken bir kısmı da salona girmiyor.
***
Yaşanan bu olay CHP içinde tartışmalara neden oldu.
Tartışmaların devam etmesi üzerine CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ayağa kalkma kararının doğru olduğunu savunmuş önce.
***
Ardından da...
Bu kararın doğru olup olmadığıyla ilgili bir anket yaptırdığını, toplumun bu karar ile ilgili düşüncesinin bu anketle ortaya çıkacağını söylemiş.
***
Ne diyelim?
Keşke anketi önceden yaptırıp, sonucuna göre ayağa kalkma ya da kalkmama ile ilgili kararı öyle verseydi!
CHP'de ilk yapılacak işin son yapılması geleneği tüm hızıyla devam ediyor!