Bir haber; “Paris’te insanlarla farelerin mücadelesini fareler kazandı” diyor ve devam ediyor:
     Paris Belediyesi, sayıları 6 milyona ulaşan farelerle birlikte yaşamanın yollarını arıyor. Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo'nun bir komite kurarak, insanlarla farelerin birlikte uyum içinde yaşayıp yaşayamayacağının araştırılmasını istediği bildirildi. Paris Belediyesi'nde kamu sağlığından sorumlu başkan yardımcısı olarak görev yapan Anne Souyris, "Belediye başkanımızın rehberliğinde ortak yaşamı araştırmak için bir komite kuracağız. Komite, Parisliler ve farelerin birlikte var olmasının insanlar için dayanılmaz olmayan en etkili yolunu bulacak" ifadelerini kullandı.
     İlginç değil mi? İnsanlar, farelerle ortak yaşamanın yollarını arayacakmış. Kendi adıma, doğallığı korunmuş her türlü canlıyı sevip, yaşam haklarına saygı duyduğum için çok da beis yok açıkçası.
     Ama bilirim ki çok insan farelerden hoşlanmaz, korkar hatta tiksinir. Çünkü sıklıkla Amerika, Avrupa’da şehirleri basan fareler öyle o sevimli, fındık dediğimiz cinsten olanlar değil, büyük, nerdeyse yavru kedi iriliğinde olan algın fareleridir. Lafın özü pek de temiz, hijyen oldukları söylenemez. Hatta veba mikrobu taşıyıcı oldukları da bir bilimsel gerçektir.
     Paris belediyesi yeni bir politika geliştirmiş; 6 milyon farenin yaşadığı şehirde bu kemirgenlere karşı daha önce alınan önlemlerden ciddi bir geri adım anlamına gelmekteymiş. Şehir yönetimi 2017 yılında farelerle mücadele için bir plan açıklamış, hava geçirmeyen çöp kutuları ve binlerce noktaya bırakılan fare zehirleri için 1,8 milyon dolarlık fon harcanmış. Ama işte bu çözüm olmamış, şimdi birlikte yaşama yolları aranmaktaymış. Bu arada, Paris’teki fare sayısının insan sayısının üç katına ulaştığı düşünülmekteymiş. 
     Güler misin ağlar mısın? Bu tür problemlerin Amerika’da ve Avrupa’nın farklı ülkelerinde de sıklıkla yaşandığı haberleri ulaşır bizlere. Neden acaba? Hani o hayranlık duyduğumuz, sokaklarında tek bir kedi, köpek yok dediğimiz şehirlerin farelere tesliminde, o mis kokulu, gün içinde defalarca tüylerini yalayan 4 patili canların yokluğunun etkisi var mıdır acaba bir düşünün bakalım. 
     Sonuç olarak, tercih sizin; sokaklarımızda, caddelerimizde, bahçelerimizde, merdiven boşluklarımızda bolca lağım fareleri mi dolaşsın yoksa insan dostu kediler, köpekler mi?