Gençlikte insan hiç yaşlanmayacağım, hayat hep böyle devam edecek sanıyor. Ama zaman acımasız, kaçınılmaz olarak yaşlanıyorsun. Bir de gençlikte zaman geçmek bilmezken yaşlanınca su gibi akıp gidiyor, yaşlandıkça zaman sanki daha da hızlanıyor. Stanford Üniversitesinden zihin felsefesi alanında birçok kitabı olan Dr. David Eagleman bu konuda bakın ne diyor: “Gençlikte her şey yenidir, böylece beynimiz bütün bu yeni olayları ve deneyimleri anımsamak için çok yoğun ve çok sıkı nöronal ağlar oluşturur. Ama ileri yaşlara ulaştığımızda, zaten çok şey görüp yaşamışızdır, dolayısıyla artık yaşadıklarımızla ilgili anı oluşturamaz oluruz. Ve arkanıza dönüp gençlik yıllarınıza baktığınızda da ‘bunca zaman nereye uçup gitti ki?’ diye hayıflanırız.” Yani daha önce yaşadıklarımızı tekrar etmek zamanın tadını çıkarmamıza engel oluyor. Beyin dakik bir saat gibi çalışmıyor, kendisi bir beklenti makinesi olduğundan, zamanı nasıl algıladığı beklentilerimizle ilgili oluyor. Olması beklenen bir şey henüz olmamışsa, beyin bunun olma olasılığını anlamaya çalışıyor. Zamanda, bu beklentilerin gerçekleşme olasılığına göre hızlı veya yavaş olarak ilerliyor…
Bir diğer zamanı algılama işlevinin beynin biyokimyasallarına göre değişebileceğini öngörüyor. Buna göre dopamin salgılayan bir nöron grubu, beynin zamanı nasıl algıladığını etkiliyor. Dopamin beynin ödül nörotransmitteri olarak görev yapıyor ve keyifli anlarda salgılanmaya başlıyor, böylece beynimiz de gerçekte geçen zamandan daha az zaman geçmiş olduğuna hükmediyor. Ama keyifli değilsek, bu hücreler dopamin salgısını kısıtlıyor, zaman da bir türlü geçmek bilmiyor (HBT Dergi sayı 346). Başka bir deyişle, “niye keyifli olduğumuzda zaman çabucak geçiyor de sıkıldığımızda bir türlü geçmek bilmiyor” sorusu salgılanan dopamine bağlı olarak yanıt buluyor… Şimdi bu ülkenin geleceğini düşünmek ve önümüzdeki seçimleri beklemek geçmek bilmeyen bir zamanı işaretliyor bizlere. Sıkıntı basıyor, beynimiz haziran ayının gelmesini ve bir ulusun geleceğinin nasıl şekilleneceğine dair meraklı beklentiler içine giriyor. Yetmişli yaşlara geldiğimiz bu zaman diliminde hızla tükenmesi beklenen günler geçmek bilmiyor…