Beynimizin amigdala adlı parçası hakkında bu köşede hayli yazı yazmışlığımız vardır. Günü geldi anımsatmak gereği duyduk. Evrim süresince gelişen beynimizin görece eski bölümlerinden “memeli beyni” dediğimiz Limbik Sistemin önemli parçalarından biridir amigdala. İnsanlığın ilk dönemlerinde hayatta kalmanın ön koşulu; çalışan bir amigdala’ya sahip olmak ve onun üzerinden limbik sistemi tümüyle devreye sokarak savaşma veya kaçma becerisini gösterebilmemize dayanırdı. Yine atalarımız ava çıkmadan önce, avın iyi geçmesi adına, yaptıkları adrenalin yükleme törenlerinde saldırı ve korkudan sorumlu olan beynimizin bu parçasını devreye sokarlardı. Değişen pek bir şey olmadı, günümüzde de bilindiği gibi hala kaba güç ve kuvvet isteyen, birlikte hareket edip daha fazla mücadele etmemiz gereken durumlarda aynı bölgemizi devreye alıyoruz. Mesela takım sporları karşılaşmalarından önce amigdalamız; birbirimize bağırarak, çağırarak, dokunarak veya sarılarak okşanmaya çalışılır…
Şimdi bunca anımsatmayı niye yaptık sorusunu yanıtlamaya çalışayım. Bizim özellikle de sağ cenahtaki siyasetçileri izlerken bir umutsuzluk kaplıyor içimi. Kürsüye çıkıp boyun damarlarını şişire şişire bağırıp çağırmalar, en uzağa urgan atma yarışmaları yapmalar hep ülkemizde mebzul miktarda bulunan milliyetçi oyları kendi tarafına devşirme çalışmalarını devreye sokma esasına dayanıyor. Amigdalalara hitap ederek safları sıklaştırma davetiyesi çıkarılıyor. Bu asma kesme, ölme öldürme ve yok etme temelli eskimiş, ilkel, ötekileştiren, faşizan politikalarla bu ülke daha ne kadar ileri gidebilir? Ben senden daha milliyetçiğim demek isteyen lider kürsüye çıkıp, eline aldığı idam etmenin sembolü olan ipi kendisini şuursuzca alkışlayanlara doğru fırlatıyor. Bir de bu ilkelliği hararetle televizyonlardan izleyenler var. İnsanın umutları kırılıyor, “bu ülkeye hiç mi aklı başında bir sağ siyasetçi gelmeyecek mi acaba” diye bir düşüncem var…