“Cadı avı” denilince Ortaçağ Avrupa'sında 1450-1750 yılları arasında yaşanan süreçte kilisenin "kendi gücüne karşı tehdit" olarak gördüğü kişilerin ortadan kaldırılmasına yönelik başlatılan bir "yargılama ve infaz" günleri akla gelir. Öyle ki mahkemelerde görev alanlar katlettikleri insan sayısı üzerinden pirim almışlardır. Cadılık kavramı aslında tarihin en ilkel ilk insan topluluklarından beri bilinmektedir. Bu nedenle söz konusu tarihler arasında cadılar birdenbire yeryüzüne inmemişler, ancak o dönemde yaşanan ekonomik kriz ve sıkıntılar nedeniyle toplum üzerinde baskı yaratmak amacıyla bir korku figürü olarak kullanılmışlardır. Şeytan motifinin cadılığa eklenmesi de Katolik kilisesi sayesinde başarılmıştır. Buradan hareketle ortaya çıkan kadın katliamlarına “cadı avı” denmiş ve kesintisiz 300 yıl sürmüştür. Bu garabet ve kötülük, yükselen burjuvazi karşısında feodal ekonomi politik sistemin çöküşünü yavaşlatmaya dönük bir strateji sonucu yaşanmıştır. O günden bu yana dünyanın her tarafında egemenler, iktidarları sallanmaya başladığında mutlaka o bitişi geciktirmek, bitmiş iktidarlarının ölümünü uzatmak için cadılar, düşmanlar, hainler yaratırlar ve bu oluşumlara birazda teolojik lezzet katarak kitlelerin beğenisine öyle sunarlar…
İktidarlarını kaybettiklerinde çok şey yitireceklerini bilen yönetimler her daim bir düşman yaratmayı görev edinmişlerdir. İşte günümüzün cadısı, haini ve düşmanı da Filistin’de acımasızca katliam yapan İsrail’dir. Yurt içinde kurumları hile ile zaptedilmiş devletine karşı Cumhuriyet tarihinin en büyük güvensizliğini yaşayan bir halk söz konusu olmasına karşın, İsrail devletinin ülkemize karşı bir saldırı girişiminde bulunamayacağını bu halkın çocukları bile bilir. Şimdi daha düne kadar “bir gece ansızın gelebiliriz” diyenler, aniden keskin bir dönüşle artık “bir gece ansızın gelebilirler” demektedirler. Tarihin her döneminde yaşanan, çıkara dayalı, halkı korkutup safları sıklaştırma politikaları hiçbir değişikliğe uğramadan yeniden ısıtılıp sofraya konmaktadır. Yersen!.. Bin yıl süren Ortaçağın çöküşü engellenemedi, suni teneffüsle yaşayan iktidarların ömrü ne kadar sürer acaba? Unutulmasın zorla ayakta durmaya çalışan iktidarların yararına olan her girişim, bu yalnız ve güzel ülkenin zararınadır…