Cumhuriyetin hangi koşullarda kurulduğu, o çok bilinen ve önemsenen “Efendiler yarın Cumhuriyeti kuracağız” sözcüklerinin ardındaki gerçeklerde saklıdır. Mustafa Kemal bu lafı iki gün önce söyleseydi daha büyük bir dirençle karşılaşacağını biliyordu. 1923 Türk devrimi, dünyada eşi ve benzeri bulunmayan kendi koşullarında anakronik bir devrimdir. Endüstri Devrimini ıskalamış, toplu iğne fabrikası bile olmayan bir din-tarım imparatorluğu kalıntısında gerçekleştirilmiş bir “Aydınlanma” hareketidir. Bu Cumhuriyet, Padişahın ordusuna, Şeyhülislama, dinci isyancılarla ve hain çetelere, halifeci ve saltanatçı olan bazı Kurtuluş Savaşı komutanlarının muhalefetine rağmen, tarikatlara ve din adamlarının egemenliğine karşı kurulmuştur. Bu Cumhuriyet yüz yıllık yaşamının en az yetmiş yılını muhalefette geçirmiş, karşıdevrimci ve emperyalistlerin sürekli altını oymasına direnerek bugünlere gelmiştir…
Cumhuriyet bir anlamda askeri kurtuluşun siyasal kurtuluşla taçlanmasıdır. Tek adama değil, halk tarafından seçilen parlamenterler tarafından oluşturulan meclise inanmaktır. Bin bir güçlükle kurulan devlet fabrikalarını korumak, yanlarına yenilerini eklemek, tarlalarını ekmek biçmek, çiftçisini desteklemektir. Çağdaş eğitim birliğini savunmak, tarikatlara, dogmalara, meczuplara karşı olmaktır. Sorgulayan, felsefeye, sanata, bilime inanan çağdaş gençler yetiştirmektir. Bağımsız yargıyı, adaleti sağlamak, eşit bölüşebilmeyi gerçekleştirebilmek için uğraşmaktır. Cumhuriyet ötekileştirmemek çeşitliliği ve çoğulculuğu sevebilmektir…
Zamanımıza baktığımızda Cumhuriyet devrimlerinin halk tarafından tam anlamıyla içselleştirilemediği için erozyona uğradığı fikrinin yanlış olduğu açıkça görülür. Bugünlerin tohumlarının atıldığı günlerde Menderes’in Demokrat Partisi de böyle düşünüp devrimleri tırpanlamayı marifet sanmıştı. Cumhuriyetten bu yana sürekli aydınlanma karşıtları tarafından baskı altında tutulan devrimler öyle ya da böyle; laik, aydınlanmacı, demokrat kitleler tarafından hala ayakta tutulma mücadelesi verebiliyorsa, bu halkta karşılığını bulmuş demektir. Yoksa bunca baskıya ve zulme, özellikle son yirmi küsur yıldır uygulanan İslamcı-otoriter rejime dayanması mümkün olmazdı. Cumhuriyet devrimlerin görkemli özü, yerel ve ülkeye özgü olmalarının ötesinde çağdaş ve evrensel değerler taşımasında gizlidir…