Son zamanlarda haberlere kadar yansıyan bir “Arap sevdası” var ki, kimi çevrelerde rastladıkça canımı sıkıyor!

Konuya ırkçı bir anlayışla yaklaştığım sanılmasın öncelikle. Atatürk’ümüzün “en büyük eserimdir” dediği Laik Cumhuriyet’in 100. Yılında, azınlık ama giderek etkinleşmeye başladığı İslamcı kesimin bu özlemini dikkatlere sunmak istiyorum sadece.

Nedir o “Araplaşma” özleminin işaretleri?

Öncelikle Harf Devrimini ortadan kaldırma, çabaları. Sonrasında Milli Eğitimde Arapçayı öğretme öncelenmesi istekleri. Bunları çok özetle sunduktan sonra derim ki;

-Hadi başka kapıya!..

Ya da, sınırlarımızı açtık nasılsa,

-Yallah Arap yarımadası ülkelerine!..

Bunları “Mehmetçik Gazze’ye” naraları atanlara aldatılmış kitlelere söylüyorum kuşkusuz. Unutulmasın, milyonlarca Mehmetçik 1. Dünya Savaşında öncelikle İngiliz altınlarıyla satın alınmış Arap şeyhleri tarafından kandırılmış Araplarca  sırtından hançerlenerek şehit edildiği...

Arap yalanları…

Tarihçi Sinan Meydan iki gün önce Cumhuriyet’teki yazısında “Zeytindağı’nı yeniden okumak” başlıklı yazısında hatırlatıyor:

“Osmanlı’da Türklerle-Arapların hilafet bayrağı altında kardeşçe yaşadığı, Arapların Osmanlı’ya hiç isyan etmediği, Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Arap düşmanlığı yaparak Araplarla Türklerin arasının açılmasına neden olduğu ileri sürülüyor. Hepsi de propaganda, hepsi de yalan”

Bunları söylerken iki tarihi kaynağa başvuruyor. Birincisi Atatürk’ün Nutuk’u. Şunları söylüyor Mustafa Kemal;

“Yemen çöllerinde kavrulup mahvolan Anadolu evlatlarının miktarını biliyor musunuz? Suriye’yi, Irak’ı muhafaza etmek için, Mısır’da barınabilmek için, Afrika’da tutunabilmek için ne kadar insan kaybedildi, bunu biliyor musunuz? Ve netice ne oldu görüyor musunuz?”

***

İkinci kaynak, Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı” adlı eseri. Atay, 1. Dünya Savaşı’nda Suriye ve Kudüs’te Cemal Paşa’nın emir subayı olarak görev yapan yazarımız. Atay o süre zarfında bölgeyi geziyor, gözlemliyor ve tarihe not düşüyor;

“Halep’ten bu tarafa geçemeyen şey, yalnız Türk kağıdı değil, Ne Türkçe, ne Türk geçiyor. Floransa ne kadar Türk değilse, Kudüs de o kadar bizim değildi. Sokaklarda turistler gibi dolaşıyoruz. Ticaret, kültür, çiftlik, endüstri, binalar her şey Arapların ya da başka şey. Yalnız jandarma bizim idi. Jandarma bile değil, Jandarmaların esvabı.” 

Türk müsünüz, Estağfurullah!.

Anlayacağınız,  Osmanlı Devleti Arap coğrafyasında hiç kök salamamış o coğrafyayı vatan yapamamış olduğunu gözlemlemişti Falih Rıfkı Atay. Şöyle diyordu;

“Suriye, Filistin ve Hicaz’da ‘Türk müsünüz’ sorusuna defalarca ‘Estağfurullah’ cevabı almışımdır. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş, ne de oralarda yaşayanları vatandaş yapabilmiştik. Osmanlı buralarda ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi.”

***

Bu tespitleri ve benzerlerini  yıllar öncesinde Büyükbabam Hüseyin Taşkın’dan da dinlemiştim. Büyükbabam Şattülarap’ta İngilizlere esir düşmüş, bir süre sonra da Hasan adında arkadaşı ile kaçarak Adana’ya kadar yürüyerek gelebilmişti. Vahalarda karşılaştığı Arap kabileleriyle aralarında geçenleri dramatik ifadelerle anlatmıştır.

Uzatmadan, Araplarla Türk milletini özdeşleştirmeye kalkan İslamcılara sormak isterim;

-Türkler ne kadar Arap, Araplar ne kadar Türk?

Bizim açımızdan  Arapların 100 yıl öncesinden verdiği yanıttır:

-Estağfurullah!..

--------------------------------------------------------------

Marmaris’te Anadolu basın buluşması

Geçen hafta bugünlerde Marmaris Belediyesi’nin organizasyonu ve CHP’nin katkılarıyla düzenlenen “Anadolu Buluşması” ismi verilen Çalıştayda, sunulan bildirileri dinliyorduk.

Bu aynı amaçlı çalıştayın üçüncüsüydü. Geçen yıl da Eskişehir Gazeteciler Cemiyetini temsil eden üç meslektaşla Marmaris’teydik. Bülent Özyazıcı ve Muammer Esenle Birlikte. Yılmaz Karaca ise Başkanı olduğu Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nu temsil etmekteydi.

Hemen Belirmek gerekirse Başkan Karaca, organizasyonda da etkin rollerdeydi Bir başka not ise Federasyonun eski başkanlarından ve CHP Milletvekillerinden hemşehrimiz Atilla Sertel de CHP’yi temsilen organizasyonunun başındaydı.

***

Anadolu Basınının sorunlarına ilişkin yapılan konuşmalar ve sunulan bildirilen gerçekten önemsenerek dinlendi. Kabul etmek gerekirse Yılmaz Karaca’nın konuşması net ifadeler ve rakamlarla dikkat çekeni oldu. Federasyon Başkanı olarak Anadolu’yu dolaşan Karaca’nın şu tespiti, basının içinde bulunduğu durumun özeti gibiydi;

-Şu ana kadar Anadolu’da 800’ü aşkın gazete yayın hayatına son vermiştir.

Eskişehir’de, herhangi bir kapanma olmasa da gazetelerimizin içinde bulunduğu durum pek iç açıcı değil. Bu konuya daha sonra değiniriz.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da sunumların önemli bir bölümünü dinledi. Kemal Bey açılışta yaptığı konuşmada sorunlara kendi bakış açısı doğrultusunda net ifadelerle değindi.

Özetle kişisel kanaatim verimli bir çalıştay oldu 3. Marmaris Buluşması…

WhatsApp Image 2023-10-12 at 13.19.23