Herhangi bir sorunu çözmek istiyorsanız şu üç soruyu kendinize sorun;
Ne yapabilirim? Ne okuyabilirim? Kime sorabilirim?
diyor, Jim Rohn.

Milyarlarca insanın yaşadığı bu dünyada, bir şekilde sorunlar yaşanıyor ve yaşanmaya devam edecektir.
...
İnsanlık tarihinin ve yaşam serüvenin her dönemi benzer sorunlarla farklı çözümler üreterek bu güne gelebilmiştir.

Uygarlık geliştikçe, medeniyet yayıldıkça, yaşam hakkı ve adalet duygusu yaşamın merkezine oturmuş olsa da, bu çağda dahi zaman zaman büyük ihlaller yaşanmaktadır.

20. Yüzyılın başlarında sorun çözemeyen yönetenler ve devletler, 2 dünya savaşında milyonlarca insanın ölümüne yüzlerce şehrin yerle bir olmasına sebep olmuştur.

Sorunlar; devletler arasında anlaşmazlıklardan ziyade, ülkeleri yöneten insanların, bireysel sorunları, tercihleri, yanlış hesapları ve birikimsizlikleri, dünyaya ağır bedeller ödetmiştir.
… 
Toplumsal, psikolojik, çevresel, ilkesel, ekonomik ve yönetimsel kaynaklı, yüzlerce sorunu sıralayabiliriz bu günde,
Ülkemizin birbirinin boyunu aşan yüzlerce sorunu devam etmektedir.

Bir soru sorduk, bin ah işitir olduk.
Sokak sessiz, süzgün, üzgün ve hüzünle dolmuş.

Evler, köyler, şehirler, umut ve neşe dolu insanların üstüne kara bulutlar çökmüş.

Her yerde sorun… 
Hele bir sorun, bin bir sorun devam ediyor…

Cepte üç kuruş; markette, manavda kasapta, evde, işte, çarşıda pazarda, okulda, kahvede, lokantada…
Ülkenin en önemli sorunu geçim derdi.
Ne oldu, nereye gitti, kim aldı, kime verdi, nereye gitti?
Sorun ne? Kaynağı nerde? Çözüm için ne yapılıyor?

Haklı olarak bu sorular soruluyor.

Çözüm mü?

Onu da sorunları yaratanlar çözsün artık.