Bu konuya hiç mi hiç girmeyecektim!..
Baktım kimileri fısıltı gazetesine manşet atar gibi, İçerdeki-dışardaki kimi siyasiler ve dahi, yazan-çizen takımı her fırsatta konuyu mesele (!) yapıp, akılları sıra siyaseten yıpratacaklar…
Kimi duyumlarıma göre seviyesiz bir şekilde daha da ileri giden muhalifler da varmış!..
Haşa, Allah’ın verdiği ömre, ömür biçmeye kalkanlar gibisinden…
Yaş-baş denildiğinde…
Ol nedenle ben de bu “yaş-baş” meselesine bir dokunayım istedim! Bununla ilgili, çoğu kişi gibi pek çok “darp-ı mesel” duymuşluğumuz vardır. Örneğin ilk aklıma geliveren;
-Dur bakalım, daha yaşın ne başın ne?
Anlamışsınızdır, uyarının kimlere yapıldığını, kimlerden geldiğini… Yine de söylemekte fayda var. Söyleyen, belli yaşa gelmiş, o sırada hayatı deneyimlemiş kişilerin çocuklarına yaptığı uyarıdır bu. Ya da yakın çevresinde bulunanların, gençlere yönelik “nasihat” da diyebilirsiniz.
Bunun biraz kaba tabirle söylenişiyle ifadede tarzı da şudur;
-Vaktinden önce öten horozun kafasını koparırlar!..
Bu, tam da bizdeki “siyaset tarzına” uygun davranış biçiminin cuk oturmuş halidir.
***
Bir başka “yaş-baş” nitelemesi çok bilinendir;
-Akıl yaşta değil baştadır!..
Yukardaki değerlendirmelere bakarsanız, bu sonuncusu zıtlık da içeriyor olabilir. Yani, “çok genç olan birileri, yaşını başını almış çoğu kimseden daha aklıdır.” anlamında…
Olabilir, örnekleri de çoktur ama derim ki;
-İstisnalar kaideyi bozmaz!..
Diğer yandan belli yaşa gelmiş, bu nedenle bazı fiziksel ve zihinsel gerilemeler yaşanmaya başlamış olabilir kişi. Yılmaz Hoca ile bir süre önce meslektaşlarımın pikniğinde karşılaştım. Arkadaşların haklarını almak pahasına uzunca bir sohbetimiz oldu. Kendimce, “akıl/baş” yoklamasına tabu tuttum Büyükerşen’i!
-Aklı da, başı da gayet yerinde...
Fizik olarak da öyle maşallah.
Yılmaz Hoca’ya gelirsek…
Derken, televizyonlarda biraz da üzüntüyle izlediğim ABD Başkanı Joe Biden düştü aklıma.
Yürümeye çalışırken, koşarmış gibi görüntü vermesi…
Konuşurken, konudan sapıp başka şeyler anlatması…
Nihayet önceki gün Wietnam’da açıklaması sırasında, önündeki mikrofonun çevresindekiler tarafından kapatılması, koltuğundan kaldırılıp götürülmesi…
Seçildiği günden bu yana daha bir çok gafa imza atması vs.
-Mr. Biden henüz 80 yaşında!..
***
Büyükerşen’in yaşına gelirsek;
-O’nun ki biraz karışık!..
Cumhuriyet’te İklim Öngel’in söyleşisindeki dip nota bakılırsa doğum tarihi 1936 yılı. Diğer yandan kendi biyografi kitabı “Zamanı Durduran Saat”te ise 1937!..
-İkisi de doğru aslında!..
Nasıl oluyor, derseniz Hoca’nın kendisi yeri geldiğinde defalarca anlatmıştır. Olayın aslı şudur;
-1950’lerin sonlarında Sakarya Gazetesi’ne acilen bir yazı İşleri Müdürü gerekmektedir. Genç Yılmaz düşünülür, ki yaşı tutmamaktadır. O da mahkeme kararı ile yaşını büyütmek sorunda kalır.
Anlayacağınız Yılmaz Hoca’ 80’lerin tam ortasındadır!..
***
Bundan sonrası artık okura ve seçmene kalmıştır.
Aklın, ona paralel becerinin, “Yaş’ta mı yoksa Baş’ta mı” olduğu meselesi yani…
NOT: Bu yazı, sayın Büyükerşen’den yana “taraf olma” yazısı değildir. O kadar!..
----------------------- ------------------------------------------
KESİKBAŞ'IN NABZI
Benim için “Evlat” mertebesinde ve değerinde genç bir meslektaş Çağlar Özyazıcı. Aynı zamanda gazetemizin İstihbarat Şefi. Epey zamandır köşe yazısı da yazmakta. İzliyor, okuyorum kuşkusuz.
-Giderek de oturtmakta yazı tarzını.
Son yazılarından birinin başlığı “Celalettin Kesikbaş Nabız mı yokluyor?” şeklindeydi.
Sayın Kesikbaş, malum Eskişehir Sanayi Odası başkanı. Yanı sıra, seçildiği günden bu yana “siyaset ilgisi” yeri geldiğinde yakın çevre tarafından sürekli dillendirildi.
Dolayısı ile Çağlar’ın yorumlamasına şaşırmadım. Ancak yazıda aktarılan bilgilere göre Celalettin Bey, şu aralar sıkça “halk arasında” görünmeye başlamış ki, garipsediğim odur!..
Anladığım Kesikbaş, yerel seçimlerde AKP’den Büyükşehir adayı olmaya niyetli. Hayırlı olsun derim sadece. Garipsediğim ise;
-Kendisinin tarz-ı siyaseti!..
Örneğin yönetimindeki arkadaşları ile kalabalık yerlerde
yürümesi ve kendini tanıtmaya çalışması. Emin’im “ESO Başkanı” olarak tanıtmakta. İyi de halkımızın çoğunluğu ilk defa duymakta “Eskişehir Sanayi Odası” tanımlamasını.
Bu aşamada “Eskişehir Büyükşehir aday adayı” olarak takdim etmiyordur kendini. Sadece adını ve yüzünü belleklere yerleştirmek istiyordur!
Diyeceğim odur ki, Celalettin Bey maratonun başında!. Kendisi AKP’den yeşil ışık almış olmalı ki “koşmaya” başlamış.
-Tekrar hayırlı olsun!..