Sağdan soldan bir çırpıda sayılamayacak kadar çok haber kanalı var televizyonlarda. Bir ikisi hariç, çoğu özellikle yaşadığımız mevsim normalleri üzerinde seyreden sıcaklar nedeniyle olsa gerek bir hayli “gevşemiş” bulunuyor. Bu nedenlerle izleyenler de
-Baygınlık geçirme halinde!..
Şu sıralar dolu-dolu, laf kalabalığı yerine büyük emeklerle hazırlanan dosyalar halinde izleyenlerin karşısına çıkan (çoğu meslekdaşlarımız) ne söylediği anlaşılabilir katılımcıların varlığı da bulunuyor kuşkusuz!
Program hazırlayan diğer gazetecilerin çoğunluğu da “yıllık izinde” olsa gerek!
Durum vaziyet böyle ama bizim gibi yazlıklarda tatil yapamayanlar ise çaresiz elimizde TV kumandaları eldi, “kalite aramak” amaçlı kanal-kanal dolaşmaktayız!..
Geçen akşamların birinde konuşmacıların daldan dala konup uçuştuğu birine takılıp kalmışım. Mecburiyetten;
-Bölümün sonuna kadar izledim!
Bizde usul yöntem böyledir!
Programın katılımcılarından biri TBMM çalışmalarına getirdi sözü. Tatile giresiye kadar yasalaşması zorunlu gündemde bulunan yasalara getirdi sözü. Yasa önerisinde yüzlerce madde bulunduğunu belirtikten sonra “ 31 Ağustos’a kadar nasıl biter bilemem” türünden bir laf attı ortaya diğeri yorumladı;
-Hangi tasarı enine boyuna tartışılıyor ki? Kaldır elini, indir elini kabul!..
Bir diğeri meclisteki bir anısını anlattı. İktidar milletvekillerinden birine sormuş. “Ya arkadaş siz yasa tekliflerini okumuyor musunuz?”
“Yok” demiş öteki. Nasılsa ilgili komisyonda tartışılıyor mazeretini söyledikten sonra eklemiş;
-Meclise geldikten sonra grup başkan vekillerine bakıyoruz. Onlar kabul diyorsa biz de kaldırıyoruz!..
Anısını anlatan eski milletvekili sormaya devam ediyor;
-Hiç yasa önerisi yazdın mı, soru önergesi verdin mi?
-Ne gerek var? Yasa teklifleri zaten hükümetten geliyor. Soru önergesine kime vereceğiz. Hükümetimizin bakanlarına mı?!?
Doğru söylemiş muhterem vekilimiz. Söylediklerine yıllardır tanıklık eden biz “asıllar” biri olarak durumu bildiğimizden;
-Hafiften hüzünlü bir keyif içindeyim!..
Erdoğan’dan da hafiften fırça!
Tartışmadan öğreniliyor ki AKP milletvekillerinden en azından 100 kadarı, bırakın mecliste yasa önerisi vermeyi, toplantılara bile katılmıyormuş. Sanırım grup başkanvekilleri de bu durumu sayın Genel Başkanlarına duyurmuşlar ki, bir toplantıda milletvekillerine şu sitemde bulunmuş;
-Size hakkımı helal etmiyorum!..
Onu dinleyen “devamsızlar” alınmış, hafiften utanmış olabilirler mi, bilmiyorum. Ama söylenene göre sayın Erdoğan “kendini toparlayıp” sitemini şöyle tamamlamış;
-Size oy verenler de haklarını helal etmezler!..
Haksız sayılır mı? Muhtemelen bir vesileyle söyledi “Allah bizi affetsin” itirafı aklına gelmiş olmalı! Öyle ya;
-O vekilleri sıralayıp halkın önüne atan, alın bunları gönderin meclise.
Diyen kendisi değil miydi!..
***
Program gibisinden açık oturum da, stüdyodaki ısınmadan olsa gerek giderek gevşedi! Ama ben bir türlü ayrılamıyorum. İyi ki ayrılmamışım. Meğer “bomba” sonlara doğru olacakmış!.
O sondan bir önce, katılımcılardan eski siyasetçi sözü “Sayın Erdoğan affetmez tabi” diyerek lafını Milletvekillerimizin maaşlarına getirmez mi!..
-Vekillerimizin maaşlarına zam gelmiş, 170 bin lira olmuş. Şimdi hesapladım 650 vekile yılda şu kadar milyon lira ödüyoruz!..
Kendisinin yaptığı hesabı söyledi;
-Bir vekil maaşını önce 12 ile çarpın. Bunu da 650 ile çarptım…
Aritmetiğim iyi değildir. Üşenmezseniz siz bulabilirsiniz vekillerimizin yılda bize kaça
mal olduğunu!..
Moderatör hanım da bu muhabbetten sıkılmış olmalı ki bölümü şunları söyleyerek kapattı;
-Milletvekillerin meclise devamına gerek yok ki. Oturumlar nasılsa online yayımlanıyor. Evlerinden ya da bulundukları yerden “kabul” ya da “ret” tuşlarına basarlar olur biter!..
Ne diyelim;
-Yaşasın Dijital Demokrasi!..