Yemek yersin tükenir,
Ev temizlersin çabucak kirlenir,
Umutların olur yarına dair,
İdeolojilerin fikirlerin,
Eskitirsin, atarsın.
Keşke benim olsa dediğin güzellikler,
Uğruna gözünü budaktan sakınmadığın aşkların,
Arkadaşlıkların, dostlukların.
Sevgililerin, sevmeyi düşlediklerin
Günlerin, gecelerin.
Uzun kışlar, kısa yazlar,
Hatta hiç bitmeyecek sandığın
Ömrün bile tükenir. 
Bugün yazdıkların, beğendiklerin,
Yarın olur burun kıvırırsın.
Gazetelerin köşe yazarları,
Hiç ölmeyecekmiş gibi devlet adamları,
Asırlık çınarlar, tarihi taş binalar, evler barklar,
Dillerde dolaşan melodiler.
Hepsi de gün gelir tükenir.
Bir kuru ismin kalır geride.
Eğer iyiysen,
Eğer iyiliğe dair,
Ufacık da olsa bir şeyler yapabilmişsen birilerine,
Boynunu bükmüş kuruyan bir sardunyaya su vermişsen,
Bir ağacın gövdesine yaslanmışsan sevgiyle,
Küçük bir sokak köpeğinin başını okşamışsan, çamurlara bulanmış olmasına aldırmadan,
Karnın alabildiğine açken, elindeki açmaya gözlerini dikmiş o cana koparıp yarısını uzatabilmişsen hiç düşünmeden,
Tüyleri dökük yaşlı tekirin gözlerine bakıp gıdısını sevmişsen,
Ona o halinde güzel olduğunu, genç olduğunu hissettirebilmişsen,
İçinde güzelliğe, insan olmaya dair bir şeyler taşıyabilmişsen şu sanal alemde,
Tükensen de bir tesellin olur, son saltanatını sürdüğün o musalla taşında.

     Geçtiğimiz hafta Ankara’nın Keçiören semtinde, sabah erken saatte okula giden bir çocuğa sahipsiz köpekler saldırmış, çocuğu mahalle sakinleri kurtarıp sağlık merkezine naklini sağlamış. On yaşındaki ilkokul öğrencisi ne yazık ki ağır yaralı tedavisi sürmekteymiş. Acil şifalar diliyoruz ona ve keşke bu olay hiç yaşanmasaydı diyoruz. Bu üzücü olayın üzerine çok sayıda tv. kanalında, yazılı basında haber ve yorum yayınlandı tahmin edileceği gibi. Kanallardan biriinde ana haber bülteni sunucusu bizlere, tehdit eder bir ses tonu ve tavırla “hayvan sevgisinin dozunu” ayarlamamız gerektiğini dikte etti. Doğru ya haklı adam! Kediler, köpekler yakılarak, bıçaklanarak, üzerlerine tiner dökülerek öldürülürken bizler sakin olmalı, belediyelerin toplama kamplarında başlarına kürekle vurularak canları alınırken, açlıktan birbirini parçalayıp yerken, aman canım olur böyle şeyler deyip görmezden gelmeliyiz değil mi?
     Peki yirmi yıldır belediyelerin görev savsaklamasını, ihmallerini hiç eleştirmeden, kanun tanımazlığa yaptırım uygulanmasının, o hayvancıkların popülasyonunun yıllar içinde artışı sonun başlangıcı olacağı belliyken, şimdi köpek düşmanlığını böyle pervasızca köpürtmek insanlığa sığar mı? Tabi bu işin kolayı. Onlar konuşamazlar değil mi? Bir de Başkentin belediye başkanı hayvan severlerin fedakarlık yapması gerektiğini, ellerini taşın altına sokmaları gerektiğini söylemiş. Sayın Mansur Yavaş! Biz can savunucuları, hayvan dostları, ellerimiz değil yıllardır bedenimiz taşın altında yaşamaktayız, bunun farkında olmamanız gerçekten bizleri üzdü, hayal kırıklığına uğrattı.